Translation of "Atrae" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Atrae" in a sentence and their turkish translations:

La televisión lo atrae mucho.

Televizyonun onun için büyük bir cazibesi vardır.

Un imán atrae el hierro.

Mıknatıs demiri çeker.

Nuestro sitio web atrae muchos usuarios.

Web sitemiz birçok kullanıcıyı cezbediyor.

- Él me gusta.
- Él me atrae.

Ona ilgi duyuyorum.

La vida en el campo me atrae mucho.

Kırsal yaşam beni çok fazla cezbediyor.

Esto es lo que atrae a millones de personas.

Milyonları etkileyen işte bu.

Una registradora llena de dinero atrae a los ladrones.

Dolu bir yazar kasa soyguncuları çekiyor.

Nuestro sitio atrae a centenares de internautas todos los días.

Sitemiz her gün binlerce internet kullanıcısını çekiyor.

A menudo, el queso atrae a un ratón a una trampa.

- Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Peynir genellikle bir fareyi tuzağa çeker.

El Mar Muerto vive: atrae turistas de todas partes del mundo.

- Ölü Deniz yaşıyor: dünyanın her köşesinden turist çekiyor.
- Lut Gölü yaşıyor: dünyanın her köşesinden turist çekiyor.

- Las polillas son atraídas por la luz.
- La luz atrae polillas.

Güveler ışık tarafından çekilirler.

Entre tú y yo, la idea de Tom no me atrae demasiado.

- Aramızda kalsın, Tom'un fikri bana pek cazip gelmiyor.
- Senin ve benim aramda, Tom'un fikri pek ilgimi çekmiyor.