Examples of using "Acostumbrado" in a sentence and their turkish translations:
Ben gürültüye alışkınım.
Buna alışkınım.
- Sıcağa alışkındım.
- Ben sıcağa alışkındım.
Tom zor işe alışkındır.
O seyahat etmeye alışkın.
O, işe alışıktır.
Yalnız yemeğe alışkınım.
O, zor işe alışkındır.
O, zor işe alışkındır.
Ona alışkın değilim.
Sıkı çalışmaya alıştım.
Erken kalkmaya alışkınım.
Tom seyahat etmeye alışkın.
O, toplum içinde konuşmaya alışkındır.
Erken kalkmaya alışkınım.
Yalnız yaşamaya alıştım.
Bob, çok çalışmaya alışkın.
Ben bir kamyon sürmeye alışkınım.
O, erken kalkmaya alışkındır.
Ben erken kalkmaya alışkın değilim.
O, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.
Ben geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
Erken yatmaya alışkınım.
Bu tür soğuğa alışkınım.
Bu tür sıcaklığa alışkınım.
Bu soğuk havaya alışkınım.
Toplum içinde konuşmaya alışkın değilim.
Tom erken kalkmaya alışkındır.
Ben uzun mesafeler yürümeye alışkınım.
Bunu yapmaya alışkın değilim.
Domuz gibi yemeye alışkındım.
- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.
Topluluk önünde konuşmaya alıştım.
Yalnız yatmaya alışık değildi.
Uzun mesafeleri yürümeye alışkın değilim.
Ben uzun mesafeler yürümeye alışkın değilim.
Toplum içinde konuşmaya alışkın değilim.
Tom yalın ayak yürümeye alışık değildir.
Bu tür soğuğa alışkın değilim.
Bu tür sıcaklığa alışkın değilim.
Ben bütün gece çalışmaya alışkınım.
Zor işe alışkın değilim.
Baharatlı yiyeceğe alışkın değilim.
Kendim için yemek pişirmeye alışkınım.
Tom dışarıda çalışmaya alışıktır.
Tom ayakkabı giymeye alışkın değil.
Tom telefonda kızları aramaya alışkındır.
Küçük çocuk yetişkinlerle konuşmaya alışkın.
Tokyonun yollarına aşinaydı.
Gülünmeye alışkınım.
Tom Japon yiyecekleri yemeğe alışkın değildi.
Yurtta yaşamaya alıştın mı?
Yeni akıllı telefonuma hala alışık değilim!
Sonunda kent yaşamına alıştım.
Çeşmeden su içmeye alışık değilim.
John gece yarısına kadar yatmamaya alışık.
O böyle durumlara alışkındır.
Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
O, o tür duruma alışkındır.
Tom motosiklete binmeye alışkın değildir.
Bütün gece yatmamaya alışkınım.
İşe yürüyerek gitmeye alışkınım.
- Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkın değilim.
- Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkın değilim.
Yeğenim geç saatlere kadar yatmamaya alışkındı.
O sabah erken kalkmaya alışıktır.
Herkesin önünde konuşmaya alışkın olmadığını söyledi.
- Bir treylerde yaşamaya alışkın olduğunuzu düşünüyordum.
- Bir karavanda yaşamaya alıştığınızı düşünüyordum.
Bu kadar büyük bir kamyonu sürmeye alışkın değilim.
Son zamanlarda onun konuşma tarzına alıştım.
Tom yalınayak yürümeye alışkın değildir.
Tom geceleri çalışmaya alışkın değil.
Bunu yalnız başıma yapmaya alışığım.
Onu karanlıkta yapmaya alışık değilim.
Bayan Brown Japon yemekleri yemeye alıştı.
Adam bu tür yarayı tedavi etmeye alışkındı.
Yalnız yaşamaya alışkınım.
Gece geç saatlere kadar kalmaya alışkınım.
- Ben soğuk havaya alışkınım.
- Ben soğuk havaya alışığım.
Gece geç saatlere kadar uyanık kalmaya alışkınım.
Biz her zamanki yerde buluşacağız.
Jim henüz yolun sol tarafında sürmeye alışkın değil.
Jimmy onunla alay eden arkadaşlarına alıştı.
Tom şehir hayatına hala alışamadı.
alıştığımız ilerlemeyi devam ettirebileceğimiz bir bakış açısı.
Yoluna çıkan herhangi birine rüşvet vermeye alışmış.
Erken kalkmaya alışkın değilim.
Ben her zamankinden daha geç vardım.
Henüz Bayan Jackson olarak çağrılmaya alışkın değilim.
Kahveyi şekersiz içmeye alışkın değilim.
Sabah 6.00'da kalkmak ilk başta zordu, ama şimdi buna alıştım.