Translation of "Abra" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Abra" in a sentence and their turkish translations:

¡Abra la puerta!

Kapıyı aç!

Abra su bolsa.

Çantanızı açın.

Abra más la boca.

Ağzınızı geniş açın.

No abra la ventana.

Pencereyi açmayın.

Abra la caja fuerte.

Kasayı açın.

Abra bien sus ojos.

Gözlerini iyi aç.

Por favor, abra la puerta.

Kapıyı açın lütfen.

Abra un poco la puerta.

Biraz kapıyı aç!

Por favor, no lo abra.

Onu açmayın, lütfen.

¿Quieres que abra la caja?

Kutuyu açmamı ister misin?

Por favor, abra su bolsa.

- Lütfen çantanı aç.
- Lütfen çantanızı açın.

¿Quieres que abra la ventana?

Pencereyi açmamı ister misin?

Por favor, abra el maletero.

Lütfen bagajı açın.

¿Le importa que abra la ventana?

- Pencereyi açmamın bir sakıncası var mı?
- Pencereyi açabilir miyim?

- Abre tu mente.
- Abra su mente.

Aklını aç.

- No lo abra.
- No lo abras.

Onu açma.

"Abra la boca", dijo el dentista.

Dişçi "Ağzını aç" dedi.

- ¡Abra la boca!
- ¡Abre la boca!

- Ağzını aç!
- Ağzınızı açın.

Abra su corazón y cuénteme todo.

Kalbini aç ve bana her şeyi anlat.

- Abrí la caja.
- Abra la caja.

Kutuyu aç.

- Abrí las ventanas.
- Abra las ventanas.

Pencereleri açın.

- Abrí tu valija.
- Abra su valija.

Çantanızı açın.

- ¡Abra la boca!
- ¡Abrid la boca!

Ağzınızı açın.

Que alguien abra esta puerta, por favor.

Birisi, bu kapıyı açsın, lütfen.

Estamos esperando a que la tienda abra.

Dükkanın açılmasını bekliyoruz.

Abra la ventana y tendrá aire fresco.

Pencereyi aç ve temiz hava alacaksın.

Tom me pidió que abra la puerta.

Tom kapıyı açmamı istedi.

No dejes que nadie abra esta puerta.

Hiç kimsenin bu kapıyı açmasına izin verme.

Con esta llave abra usted el armario.

Dolabı bu anahtarla aç.

¡Abra la puerta o vamos a derribarla!

Kapıyı aç yoksa kıracağız!

Abra la boca y saque la lengua.

- Ağzını aç, dilini çıkar.
- Ağzınızı açıp dilinizi çıkarın.

Abra el sobre con cuidado para no rasgarlo.

Zarfı dikkatle aç, yani yırtma.

Abra usted la puerta están llamando el timbre.

Kapıyı aç. Onlar zili çalıyorlar.

- ¡Abra la boca!
- ¡Abrid la boca!
- ¡Abran la boca!

Ağzınızı açın.

Tom le pidió a María que abra el portón.

Tom Mary'nin kapıyı açmasını istedi.

Tom le pidió a María que abra la puerta.

Tom Mary'nin kapıyı açmasını istedi.

A menos que use la pólvora, y una explosión la abra.

Biraz barut kullanıp kapıyı patlatmadığım sürece tabii.

- Por favor, no abra la ventana.
- No abras la ventana, por favor.

Lütfen pencereyi açma.

- Abre tu libro por la página nueve.
- Abra su libro en la página nueve.

Kitabında sayfa dokuzu aç.

La sociedad egipcia, pero el mayor temor sigue siendo que el matrimonio temporal abra la

davaların yüzde on sekizine tekabül ediyordu . Bir kedi

- Abre la puerta, por favor.
- Por favor, abra la puerta.
- Por favor, abre la puerta.

- Kapıyı aç, lütfen.
- Lütfen kapıyı aç.
- Kapıyı açın lütfen.

- ¡Abra la boca!
- ¡Abre la boca!
- Abrí la boca.
- ¡Abrid la boca!
- ¡Abran la boca!

Ağzınızı açın.

- No abra la puerta.
- No abras la puerta.
- No abran la puerta.
- No abráis la puerta.

Kapıyı açmayın.

- Abre la puerta y deja entrar al perro.
- Abra la puerta y deje entrar al perro.

Kapıyı aç ve köpeği içeri al.

- Abra la caja con cuidado, sin romper el embalaje.
- Abre la caja con cuidado, sin romper el embalaje.

Kutuyu ambalaja zarar vermeden, dikkatlice açın.

- Abre los ojos.
- Abran sus ojos.
- ¡Abre los ojos!
- Abra los ojos.
- Abrid los ojos.
- Abran los ojos.

Gözlerini aç.

No abra la boca si no está segura de que lo que quiere decir es más bello que el silencio.

Söylemek istediğin şeyin sessizlikten daha iyi olduğundan emin değilsen ağzını açma.

Abra una imagen y seleccione un diseño para la imagen. Pulse en "Abrir" para abrir la imagen. Pulse en "Salir" para salir del programa. La característica "diseño de la imagen" le permite verla en cualquier diseño.

Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için "Aç"a tıklatın. Programdan çıkmak için "Çıkış"ı tıklatın. "Resim Düzeni" özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.