Examples of using "¡deje" in a sentence and their turkish translations:
Bizi bırakmayın.
Beni bırakmayın.
Anahtarı bırakın.
Kapıyı açık bırak.
Onları yalnız bırakmayın.
- İşimi yapmama izin ver.
- Bırak da işimi yapayım.
Seni yalnız bırakmamı ister misin?
Beni rahatsız etmeyi bırak. Ben meşgulüm.
Bırak çocuklar gelsin!
- Okumaktan vazgeç.
- Okumayı bırakın.
- Işığı açık bırakmamı ister misin?
- Işığı açık bırakmamı ister misiniz?
Mesaj bırak.
Tom bu işi bırakmamı istedi.
- Bu sayfayı boş bırak.
- Bu sayfayı boş bırakın.
İçki içmeyi bırakmanı tavsiye ederim.
Bırak zeki çocuklar uğraşsınlar demiş
Lütfen değerli şeyleri burada bırakmayın.
Seni istasyona bırakmamı ister misin?
Dikkatli ol. Tepsiyi düşürme.
O adamın sana egemen olmasına izin verme.
Lütfen bagajınızı gözetimsiz bırakmayın.
Bunu duyamamaya başladığınız zaman bana söyleyin lütfen.
Değerli eşyaları arabada bırakmayın.
Tom'u yalnız bırakmak istiyorum.
Lütfen içeriye biraz temiz hava girmesine izin ver.
Lütfen size bazı sorular sormama izin verin.
Kapıyı açık bırak.
Tom'a beni yalnız bırakmasını söyle.
Yazarken kağıtta boşluk bırak.
Senin için ona bakmama izin ver.
Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.
Bip sesini işittikten sonra mesajınızı bırakın.
Yağmur durur durmaz başlayacağız.
- Yağmur dinince yürüyüş yapalım.
- Yağmur durduktan sonra yürüyüşe çıkalım.
Doktor bana sigaradan vazgeçmemi söyledi.
Seni istasyona kadar götüreyim.
O, rüşvet alacak bir adam değildir.
Tom'a aylak aylak dolaşmayı bırakmasını söyle.
Tom Mary'nin çalışmayı bırakmasını istedi.
Boş bir alan bırak.
Eğer bir hata bulursan, lütfen bir yorum bırak.
Eşyanı geride bırakma.
O, ofisten ayrılmadan önce onunla konuşacağız.
Bırakın Türkiye'yi hiçbir kapalı denizde tsunami olmaz
Pencereleri açık bırakmayın.
Pencereleri açık bırakmayın.
Kornaya bas böylece araba geçmemize izin verecek.
Sanırım mola vermemin zamanıdır.
Lütfen çocukların bıçaklarla oynamasına izin vermeyin.
Onun gitmesini ve kendisini huzur içinde bırakmasını istiyor.
Bebeği beşikte bırakın.
Yalnız bırakılmak istediğimi sana düşündüren ne?
Yemeği masanın üzerinde bırak.
Tom Mary'yi sigarayı bırakmaya ikna etmeye çalışıyor.
Kar durana kadar burada kalmanız daha iyi olur diye düşünüyorum.
para pul umurlarında değil insanlığa hizmet olsun
uçağa binenler şöyle göz ucuyla pencereden dışarıya bir baksın
- Dur sana bir sarılayım.
- Sana sarılmama izin ver.
Bu tekne motorunun Hawaii'e giderken yarı yolda bozulmayacağını umalım.
Eğer sokulduysanız zehir solunum yollarınızı tıkamadan önce 60 dakikanız var demektir.
- Mayuko'yu sana tanıtmama izin ver.
- Size Mayuko'yu tanıtmama izin verin.
- Mayuko'yu sizinle tanıştırmama izin verin.
Kapıyı aç ve köpeği içeri al.
Bagajını taşıyayım. Yolculuktan yorgun olmalısın ve o ağır olmalı.
- Kapıyı açık tutun.
- Kapıyı açık bırak.
- Bu düğmeye basmasına izin verme.
- Bu butona basmasına izin verme.
Kızımla çıkmana izin vermemi istemeyi düşünme bile.
Kitabı bulduğun yere geri koy.