Examples of using "приносить" in a sentence and their turkish translations:
Hediye götürmeye gerek yok.
- Kütüphaneye yiyecek getiremezsiniz.
- Kütüphaneye yiyecek getiremezsin.
Kedini okula getiremezsin.
Kütüphaneye yiyecek taşıyamasın.
Bence değerli olan şeye odaklanmamız gerektiği fikri,
Sabahleyin gazeteyi bana getirmesi için köpeğimi eğittim.
Köpekler topları geri almayı sever.
Okul astım spreyini yanında taşımasına izin vermediği için çocuk astım krizinden öldü.
İnanmadığım bir şey için kendimi nasıl feda edebilirim?