Examples of using "кошку" in a sentence and their turkish translations:
Kediyi dışarı salma.
Kediyi bul.
Kediyi bulun.
O bir kedi besliyor.
Kediyi kurtardım.
Tom, kediyi gördü.
Çocuk kediyi seviyor.
Marjane kediyi yakaladı.
O kediden nefret ediyorum.
Adam kediyi besliyor mu?
Köpek kediyi korkuttu.
Onların kedisini nerede buldun?
Kediyi duyabiliyor musun? O içeri girmek istiyor.
Çocuk, kediye bir taş attı.
John, kediyi gördün mü?
- Biz kediye Mimi adını verdik.
- Biz kediye Mimi adını koyduk.
Tom'un kedisi bir kasırga tarafından sürüklendi.
Zavallı kedi kamyon tarafından ezildi.
Kedimi okşuyorum.
Kedimi seviyorum.
Köpek kediye bakıyor.
Bu kediyi istiyorum.
Unutmayın, merak kediyi öldürdü.
Köpek kediyi görmüyor.
Lütfen kediyi besle.
Kediye bak.
Kediyi gördüm.
Bana bir kedi satın al.
Kedi neredeyse kamyon tarafından eziliyordu.
Kediyi evin dışına bıraktım.
Bir kedim olmasını isterim.
Kedini okula getiremezsin.
Kediyi odama götür.
Köpek kediyi kuyruğundan ısırdı.
O, kedisine Tatoeba adını verdi.
Kedimi görmek ister misin?
Tom siyah kediyi gördüğünde ürperdi.
Çocuk, kedinin kuyruğuna vurdu.
Köpek ağacın etrafında kedinin peşinden koşuyor.
Siyah köpek, beyaz kediyi izliyor.
Köpek, kediyi ağacın tepesine kadar kovaladı.
Tom kedisine "Mary" adını verdi.
Şimdi kedimi görmelisin.
Onun kedisini boş bir odada buldum.
Sen en son ne zaman kedi gördün?
Çocuk kediyi okşar.
Köpek kovalayan bir kedi gördüm.
Çocuk bir kediyi okşuyor.
Ben o mağazada bir kedi aldım.
Hiç çirkin bir kedi gördün mü?
Hey bayım! Kedimi yiyin, lütfen!
Tom kedinin içeri girmesi için kapıyı açtı.
Çatıdaki şu kediye bak.
Tom kedisinin dışarı çıkmasına izin verdi.
Tom arabasının altında bir kedi gördü.
Çatıda bir kedi gördüm.
Kedinin adı nedir?
Şu kediye bak.
Kedinin üstüne basma.
Ev kedisi büyüklüğündeki dişi kolugo doyurucu bir yemek olacaktır.
Kedinize asla köpek maması yedirmeyin.
Bir köpeğe sahip olmaktansa bir kediye sahip olmayı tercih ederim.
Tom'un komşunun kedisini öldürdüğünü gördüm.
Taksiden inince ölü bir kedi gördüm.
Kediyi kızdırırsan o seni kesinlikle tırmalar.
Yaşlı adam "Kedi mi?" diye sordu.
- Ben kedimi her sabah ve her akşam beslerim.
- Kedimi her sabah ve her gece besliyorum.
Kedimi beslemeliyim.
Ben kedimi arıyorum.
Bir gün, o bana evcil bir kedi istediğini söyledi.
- Kedi yavrusuna Tama adını verdim.
- Ben kediye "Tama" adını verdim.
Tom kısırlaştırılması için kedisini veterinere götürdü.
Tom komşusunun kedisini boğmuş.
Çatıdaki kediye bak.
Bir kediye küçük bir kaplan ve bir kaplana büyük bir kedi diyebilirsiniz.
Kedisini evde bırakmak zorundaydı.
Siyah köpek beyaz kediyi görüyor.
Babam evcil kedi sahibi olmamı yasakladı.
Mary, Tom'un online avatar olarak neden bir kediyi seçtiğini anlamıyor.
Ben şimdilik yokum, kedileri beslemeyi ve çiçekleri sulamayı unutma.
Tom ben şehir dışındayken kedimi beslemeyi önerdi.
Karanlık bir odada siyah bir kediyi bulmak çok zordur, hele odada hiç kedi yoksa.
- Bahçede kedini görüyorum.
- Bahçede kedinizi görüyorum.
Erkek kardeşim kendi kedisine "Hanako" adını verdi.
- Fazla merak iyi değildir.
- Kediyi merak öldürür.
Dan doğum günü için bir iş arkadaşından şanslı kedi heykelciği aldı.
Bizim bir kedimiz ve bir köpeğimiz var.
Bir köpeğe bakıyordum. Ancak yine baktığımda bir kediye dönüşmüştü.
Kedinin odama girmesine izin verdim.
Kedim ameliyat oldu.
O siyah köpek, o beyaz kediye bakıyor.
Kedimi ve işimi aynı günde kaybettim ve tüm bunların üstünde eşim bana ayrıldığını duyurdu.
- 27 Kasım günü gece yatağıma gittiğimde kör kedimi kucağıma aldım ve ona şunu dedim. "Bu dünyada seninle ben yalnız kaldık." Ama iki gün sonra kör kedim öldü ve yapayalnız kaldım.
- 27 Kasım akşamı yatmaya gittiğimde kör kedimi kucağıma aldım ve ona "Sen ve ben bu dünyada yalnız kaldık." dedim. Ama iki gün sonra kör kedim öldü ve ben yapayalnız kaldım.