Examples of using "нехорошо" in a sentence and their turkish translations:
O iyi değil.
Ben oldukça iyi değilim.
Ölünün arkasından ağıt tutmak iyi birşey değil denir
İyi değildim.
- Verilen sözü tutmamak hoş değil.
- Sözünde durmamak iyi bir şey değil.
İş arkadaşlarınla dalga geçmen hoş değil.
Kendimi iyi hissetmiyorum.
Başkalarına gülmek iyi değildir.
O iyi hissetmiyordu.
Bir insanı öyle kandırmak haksızlık.
O bana hırsızlığın ne kadar yanlış bir şey olduğunu anlattı.
B.G.'den Birinci Helikopter'e: Kötü durumdayım.
B.G.'den Birinci Helikopter'e: Kötü durumdayım!
Ben yalan söylemenin yanlış olduğunu düşünüyorum.
Tom bunun iyi olmadığını biliyor.
Bunun iyi olmadığını biliyorum.
Bu iyi değil.
Sanırım bu iyi değildir.
O bana çalmanın kötülüklerinden bahsetti.
Tom yalan söylemenin yanlış olduğunu bilmiyordu.
Ormanda pala olmadan ilerlemek eğlenceli değil.
O iyi hissetmiyordu.
İnsanları aldatmak yanlıştır, fakat kendinizi aldatmak daha kötü.
Başkalarının ceplerindeki parayı saymak iyi değildir ama ilginçtir.
İyi hissetmiyordum fakat işe gittim.
Neyiniz var, Jane? İyi hissetmiyor gibi görünüyorsunuz.
Bu ilaçlar için iyi olmaz. Onları serin tutmak için başka bir plana ihtiyacımız var.
Kendimi kötü hissediyorum.
Sanırım yaptığın şey uygunsuzdu.
İyi hissetmiyorum.
Bir erkeğin karısından bir şeyler gizlemesi yanlıştır.
Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil.