Examples of using "выступать" in a sentence and their turkish translations:
Bugün kim konuşacak?
Toplum içinde konuşmaktan korkma.
Tom herkesin önünde konuşmaya alışkındır.
Tom halk içinde konuşmayı sevmez.
Büyük bir dinleyici kitlesi önünde konuşmak zorunda kaldı.
Ondan toplantıda konuşmaması rica edildi.
Yarın mahkemede tanıklık etmek zorundayım.
O, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.
Toplum içinde nasıl konuşulacağı hakkında hiçbir fikrin yok.
Tom bana herkesin içinde konuşmaya alışkın olmadığını söyledi.
Herkesin önünde konuşmalar yapmaya alışık değilim.
Tom geniş kitlenin önünde konuşma yapmaktan hoşlanmaz.
Topluluk önünde konuşmaya alışkındır.
Milyoner bir CEO'nun sokaktaki adam için konuşması mümkün bile değil.
Davana kim bakıyor?
Benim grup bu hafta Chuck's Bar and Grill de konser verecek. Lütfen bizi görmeye gelin.