Examples of using "пришлось" in a sentence and their turkish translations:
Zor bir zaman geçirdim.
Ayrılmak zorunda kaldım.
Tom beklemek zorunda kaldı.
Tom terk etmek zorunda kaldı.
Biz ayrılmak zorundaydık.
Ben beklemek zorundaydım.
Biz kapıyı kırmak zorunda kaldık.
O geri çekilmek zorunda kaldı.
Ben buradan uzak durmak zorundaydım.
Ona yalan söylemek zorunda kaldım.
O oraya gitmek zorundaydı.
Ne yazık ki Tom gitmek zorunda kaldı.
Sormak zorunda değildim.
Gönüllü olmak zorundaydım.
Tom gitmek zorunda değildi.
Onu yapmak zorunda mıydın?
Onlara yalan söylemek zorunda kaldım.
Ona yalan söylemek zorunda kaldım.
Biz onların gitmelerine izin vermek zorunda kaldık.
Onun gitmesine izin vermek zorunda kaldım.
Onu tutuklamak zorundaydım.
Onu tutuklamak zorunda kaldım.
Biz beklemek zorunda değildik.
Tom'u beklemek zorunda kaldım.
Uzun süre beklemek zorunda mıydın?
Tom onu durdurmak zorundaydı.
Tom erken ayrılmak zorunda kaldı.
Ne kadar beklemek zorunda kaldın?
Oraya tek başıma gitmek zorunda kaldım.
Durmak zorunda kaldık.
Tom durmak zorundaydı.
Kendimi savunmak zorundaydım.
Saklanmak zorunda kaldım.
Ordu geri çekilmek zorunda kaldı.
Tom kabul etmek zorunda kaldı.
Tom koşmak zorundaydı.
Ben kalmak zorundaydım.
Geri dönmek zorundaydım.
Gülümsemek zorunda kaldım.
Şarkı söylemek zorundaydık.
Oturmak zorundaydım.
- Bunu kendi başıma yapmak zorunda kaldım.
- Onu yalnız başıma yapmak zorunda kaldım.
Tom özür dilemek zorunda değildi.
Tom gezisini iptal etmek zorunda kaldı.
Onlara kendim söylemek zorundaydım.
Kedisini evde bırakmak zorundaydı.
Ben çitin üzerinden tırmanmak zorunda kaldım.
Duvarın üzerine tırmanmak zorundaydım.
Çitin altından sürünmek zorunda kaldım.
Geri gitmek zorunda kaldım.
Her şeyi kendim yapmak zorunda kaldım.
Kalabalığı yararak ilerledik.
Bunu yapmak zorunda değildim.
Neden onu yapmak zorunda kaldın?
Ona kendim söylemek zorundaydım.
Ona kendim söylemek zorundaydım.
Onu tek başıma yapmak zorundaydım.
Tom'un bizi ikna etmesi gerekmiyordu.
Tom gitmek zorunda kaldı.
Tom oraya gitmek zorunda değildi.
Bu yüzden araştırmamı beklemeye aldım
Borcu silmek zorunda kaldık.
O çantayı taşımak zorunda kaldı.
Tom'un kolu kesilmesi gerekiyordu.
Onu yapmak zorunda kaldım.
Çabucak ayrılmak zorunda kaldık.
Tom'un gitmesine izin vermek zorunda kaldık.
Tom uzun süre beklemek zorunda kaldı.
Eve yürümek zorunda kaldık.
Onu kabul etmek zorunda kaldım.
Tom'u tutuklamak zorunda kaldım.
Kuralları değiştirmek zorundaydım.
Tom'un gitmesine izin vermek zorunda kaldım.
Tekrar yalan söylemek zorunda kaldım.
Tom'a yalan söylemek zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorunda kaldım.
- Bir seçim yapmak zorundaydım.
Ben örnek olmak zorundaydım.
İtfaiye çağrılmalı.
Neden etrafı gözetlemeye gitmek zorundaydın?
Onu çıkartmak zorunda kaldım.
Dövmemi çıkartmak zorunda kaldım.
- Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
- Tom katlanmak zorunda kaldı.
Biz bir avukat tutmak zorunda kaldık.
Tom neden geri gelmek zorundaydı?
Gezimizi ertelemek zorunda kaldık.
Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
Erken kalkmak zorundaydım.
Ebeveynlerime yalan söylemek zorunda kaldım.
Herkese yalan söylemek zorunda kaldım.
Kabul etmek zorundaydım.
Tom gizlenmek zorunda değildi.
Tom'un ödemesine gerek yoktu.
- Tom'un yalan söylemesine gerek yoktu.
- Tom'un yalan söylemesi gerekmiyordu.
Ben yalan söylemeye mecbur kaldım.
Evde kalmam gerekiyordu.
Biz onu yapmak zorunda kaldık.
Tom onu söylemek zorundaydı.
Onlar seyahati iptal etmek zorunda kaldı.
Yürümek zorunda kaldık.