Examples of using "перед" in a sentence and their turkish translations:
Yemek yemeden önce ellerini yıka.
- O, kapının önünde.
- O kapının önünde.
Tom izleyicilerden özür diledi.
- Önünde şapka çıkarıyorum.
- Sana şapka çıkarıyorum.
- Önünde şapka çıkarıyorum.
- Sana şapka çıkarıyorum.
Akşam yemeğinden önce çalıştım.
O, kahvaltıdan önce bir yürüyüş yaptı.
Bir ağaç evin önünde duruyor.
O tam gözlerinin önünde.
Kullanmadan önce çalkalayın.
Garın önünde banka var.
Kullanmadan önce iyice çalkalayın.
Tiyatronun önünde buluşalım.
Kütüphanenin önünde buluşacağız.
Önünüzde ne var?
Çıkmadan önce saçını tara.
Önünde ne var?
Zor bir seçimle karşı karşıyayız.
Önünde ne var?
Lütfen gelmeden önce ara.
Ayrılmadan önce seni arayacağım.
bak galileo'dan önce galile denilen o torpilliden önce
Girişin önünde kimse ayakta durmuyor.
Yatmaya gitmeden önce dişlerini fırçala.
Çıkmadan önce pencereyi kapat.
Gitmeden önce yemek yemelisiniz.
Tom'a bir özür borçlusun.
Yemek yemeden önce ellerinizi yıkıyor musunuz?
Sana bir özür borçluyum.
Sana bir iyilik borçluyum.
- Eşek hoşaftan ne anlar.
- Nefesini boşa tüketme.
Bize bir özür borçlusun.
Onlara bir özür borçlusun.
Ona bir özür borçlusun.
Ona bir özür borçlusun.
İçeri girmeden önce kapıyı çal.
Yemekten önce ellerinizi yıkayın.
Öğle yemeği yemeden önce ellerimi yıkarım.
cevaplar ve çözümler sağlamaya çalışmakta
ekranında herkes karşısında
Evin önünde bir bahçe vardır.
İstasyonun önünde bir banka vardır.
Binanın önünde bir araba var.
Araba, binanın önüne park edildi.
Girişte bir araba durdu.
Şafaktan önce hava her zaman en karanlıktır.
O, Kraliçe'ye reverans yaptı.
Kadın kütüphanenin önünde duruyor.
Her şey kanun önünde eşittir.
Televizyonun karşısında uyudum.
Öğretmen sınıfın önünde durdu.
Tom, Mary'nin önünde durdu.
Bahçe evin önünde.
Tom tv'nin önünde oturuyor.
Tom restoranın önünde bekliyor.
Kullanmadan önce talimatları okuyun.
O, kapının önünde duruyor.
Araba evin önünde durdu.
Ayın önünden bir bulut geçti.
O yatmadan önce kitap okur.
İşten önce kahvaltı ederim.
Yemekten önce ellerini yıka.
Bekleyin, lütfen.
O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.
Önünde koca bir hayat var.
Garın önünde fıskiyeli çeşme var.
Sıfır, birden önce gelir.
Gitmeden önce kapıyı sıkıca kapatın.
Tom yarış öncesi gergindi.
Beyefendi bankanın önünde durdu.
Biz okulun önünde buluştuk.
Aynanın önünde durdu.
Uyumadan önce yemek yemeyin.
Ben herkesten özür diliyorum.
Dansa gitmeden önce değiştireceğim.
Tom kapının önünde duruyor.
Tanıklar hakim karşısına çıktı.
Önüne bak.
Tom mikrofonun önünde durdu.
Tom binanın önünde park etti.
Sınıfın önünde duruyordu.
Evin önünde bir bahçe var mı?
Kayıp zamanı telafi edemezsin.
Bu fırtınadan önceki sessizliktir.
Kilisenin önünde bir araba var.
Ocak ayı, şubat ayından önce gelir.
Tom akşam yemeğinden önce çalışır.
Tom aynanın önünde uyguladı.