Examples of using "Причины" in a sentence and their turkish translations:
Nedenleri anlaşılabilir.
Nedenler aşağıdaki gibi.
Nedenler belirsiz.
...nedeni var
Hiçbir sebep yok.
Şikayet etmek için hiçbir neden yok.
Tom'un kendi sebepleri var.
İyi bir gün geçirmemize dair
dışa bağımlı olmaktan çıkarmak
ve mutsuzluğumuzu da aynı şekilde dış kaynaklardan
Hepimiz nedenler olsun istiyoruz.
Nedenini anlamak kolay:
Nedenini anlamak için
uzun bir süre tartıştı.
Başarısızlığımız için nedenler aşağıdaki gibidir.
Sebeplerin ne olduğunu tam olarak açıkla.
Sebeplerim var.
Bana nedeni söylenmedi.
Tom sebebi bilmiyor.
Üzgün olmak için hiçbir neden yok.
Tom sebepsiz güldü.
İyimserlik için neden var mı?
Ben nedeni bilmiyorum.
bu sebeple gerçekleşme sebeplerini
Beyinde daha nelerin yanlış giderek
Soruşturma komitesi, kazanın sebebini araştırıyor.
Benim kendi nedenlerim var.
Benim bir mazeretim yok.
Kızmak için neden yok.
Polis şu anda kazanın nedenini araştırıyor.
Belki başka nedenler vardır.
Kendimce nedenlerim vardı.
Tom'un kızmak için nedenleri vardı.
Herkesin nedenleri vardı.
Onların nedenleri var.
Tom'un nedenleri vardı.
Bizim nedenlerimiz vardı.
Evet, iki önemli neden var.
Bazı insanlar hiçbir neden olmadan kavga ederler.
"Maskeyle dolaşmak için bir nedenimiz yok,...
Sebep olmadan asla kızgın olmam.
Bunu yapmak için nedenlerim var.
Nedensiz acı çekmek istemiyorum.
Orada kalmak için onun nedenleri var.
Bunun için herhangi bir neden görmüyorum.
Nedensiz olarak bana hakaret etti.
Hiçbir şey sebepsiz olmuyor.
İyi bir neden olmadan asla okuldan uzak kalma.
Yangının nedeni hakkında çok şüphe yoktur.
Bazen sebepsiz yere sinirleniyor.
O iyi bir neden olmadan teklifimi reddetti.
Onun yokluğunun nedenini bilmiyorum.
Akıllı bir köpek asla nedensiz bağırmaz.
Ondan şüphelenmek için bir nedenim var.
Tom'un nedenleri olduğuna eminim.
Tom sorunun sebebini bulmakla ilgili görünüyor.
Şu an için, hastalığın sebebi bilinmiyor.
Biz asla sebebini bulmadık.
Tom'un onu yapmak için nedenleri var.
Tom'un nedenleri olmalıydı.
Tom'un Boston'da kalmak için gerekçeleri vardı.
Onun bu ani başarısının sırrını bilmiyorum.
Tom'un bunu yapmamak için hiçbir sebebi yok.
Ona inanmamak için bir sebebim yok.
Bu efsaneye inanmak için iyi bir sebebimiz var
Onun niçin öyle yaptığı benim anlamamın ötesinde.
Tom'un gelmediği için iyi bir mazereti yoktu.
Onu yapmamam için bir neden yok.
Dürüst olmak gerekirse, bu tür eylemlerin nedenlerini anlamıyorum.
Annem bana her zaman sebepsiz yere bağırır.
Endişelenecek daha büyük şeylerimiz var.
Tom'un bunu yapmamak için nedenleri var.
Porno izlemeyi, iki temel nedenden dolayı bıraktım.
bir çok balinanın karaya vurmasının sebebinin çok büyük bir oranı bu yüzden
Nedeni olmadan bana hakaret etti.
Tom, kararının nedenlerini açıkladı.
İşe yarayacağına inanıyorsanız fırsatları görürsünüz, yaramayacağına inanıyorsan, engelleri görürsün.
- Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- Onun istifa etmesi için bir sebep yok.
Boston'a gitmen için gerçekten hiçbir neden yok.
Ne olduğunu Tom'a söylememek için herhangi bir neden düşünemiyorum.
O şu anda beninmle konuşmak istemiyor ve neden bilmiyorum.
İnsanların bir şey yapmalarında genelde iki neden vardır: İyi bir neden ve asıl neden.
Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
Tom'un ondan yapmasını istediğimi yapmayacağına inanmak için hiçbir nedenim yok.
Midenizin neden ağrıdığı belli.
Mary'yi etraflıca muayene ettikten sonra doktor, onun bu durumuna yol açacak hiçbir fiziksel sebep bulamadı ve sebebin psikosomatik olduğu sonucuna vardı.
Olan her şeyin bir sebebi vardır.
Niçin olduğunu bilmiyorum, Fakat Tom'un Mary'yi çalıştırmamak için nedenleri olduğundan eminim.
O şu anda beninmle konuşmak istemiyor ve neden bilmiyorum.
Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana "Merhaba, nasılsın?" demenin hiçbir faydası yok.
Sana yalan söylemek için hiçbir nedenim yok.