Examples of using "никакой" in a sentence and their turkish translations:
Hata yok.
Hiçbir sebep yok.
Kesinlikle onu yapmaya gerek yok.
Herhangi bir ağrım yok.
Ben herhangi bir farkı fark etmedim.
Yeni bir restorasyon hikâyesi yoktu!
Ben özel biri değilim.
Bunun yararı olmadı.
Özgürlük düşmanları için özgürlük yoktur.
Herhangi bir sorun görmüyorum.
Acil durum yoktu.
Saldırı yoktu.
Hiç acelesi yok.
Herhangi bir fark görmüyorum.
- Hiç umut yok.
- Ümit yok.
Burada hiç kedi yoktu.
Burada herhangi bir bağlantı görmüyorum.
Bunda hiçbir tuzak yok.
Herhangi bir alternatif düşünemiyorum.
Hiçbir ilişki bulunmadı.
Hiç eleştiriye tahammül etmeyeceğim.
- Farklılık yok.
- Herhangi bir fark yok.
Benim bir sistemim yok.
Ben bir parti istemedim.
Sen faydasızsın.
Sizden herhangi bir yardım beklemiyoruz.
Tom senden herhangi bir yardım beklemiyor.
Onun hiçbir iyileşme umudu yok.
Önemli bir fark görmüyorum.
"Maskeyle dolaşmak için bir nedenimiz yok,...
Bana herhangi bir alternatif vermedin.
Onun başarısından hiç umut yok.
Burada herhangi bir sorun görmüyorum.
Bunun için herhangi bir neden görmüyorum.
Tabii Yeni Dünya'daki domatesler henüz bulunmamışken
herhangi bir bilgiye sahip değiliz malesef
Onun rolünde hiç hata yoktu.
Bu bisiklet eski; ama hiç yoktan iyidir.
- Dünyada Everest'ten daha yüksek hiçbir dağ yoktur
- Dünyadaki hiçbir dağ Everest'ten daha yüksek değildir.
Bu tamamen söz konusu olamaz.
- Hiç umut yok.
- Ümit yok.
- Rusya'da bu kaynakların herhangi bir yedeği yok.
- Rusya'nın içinde bu kaynakların herhangi bir alternatifi bulunmamaktadır.
Tom, Mary'den herhangi bir yardım beklemiyor.
Sanırım hikayenin tutar tarafı yok.
Benim orada dinlenmek için hiçbir şansım yoktu.
Hiç vekil yok.
Hiç kalın giysi getirmedim.
Benim o konuda hiçbir bilgim yok.
Hiç kimseden yardım almadık.
Tom genellikle bu durumlarda işe yaramaz.
sağlık hizmetlerinin olmayışı bir yana
O iki problem arasında herhangi bir yakınlık görmüyorum.
Ben berbat bir aşçıyım.
Benim bir kedim yok.
Tom herhangi bir sporu sevmez.
Sorun şu ki bu tarafta da su bulunduğunun garantisi yok.
Ayrıca daha iyi olmadan daha kötüye gidebileceğim dönemler oldu.
kurtulma ümidi kalmayacaktı.
Sen yanlış bir şey yapmadın.
Bir koltuk ve masa dışında, oturma odasında hiç mobilya yoktu.
Tom bize yiyecek bir şey sunmadı
- Onun istifa etmesi için bir neden yok.
- Onun istifa etmesi için bir sebep yok.
Billy ve babasının yaklaşık yirmi yıldır birbirleriyle alakası yok.
Boston'a gitmen için gerçekten hiçbir neden yok.
şimdi biz ne tuhaflık gördük nede gizem gördük diyebilirsiniz
Ay'a iniş görüntüleriyle simülasyonun arasında fark yoktu
Onun parası yoktu ve herhangi bir yiyeceği alamıyordu.
Tom herhangi bir yardım beklemiyordu.
Kurtulmayı ummuyordu, hiç ümidi olmadığını biliyordu.
Ben iyi bir aşçı değilim.
Hiç kedi yoktu.
Unuttuğum için üzgünüm. Bugün tamamen zil zurna sarhoşum.
Tom bana Mary adında hiç kimseyi tanımadığını söyledi.
Tom zaten oldukça israf edilmiş görünüyor.
Varımı yoğumu sadaka olarak dağıtsam, bedenimi yakılmak üzere teslim etsem, ama sevgim olmasa, bunun bana hiçbir yararı olmaz.
Onlardan herhangi birini istemiyorum.
Onunla konuşmaya hiç fırsatım olmadı.
- Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte var.
- Teoride, teori ve uygulama arasında farklılık yok. Ama uygulamada var.
Onlardan hiçbirini sevmiyorum.