Translation of "Vestir" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Vestir" in a sentence and their turkish translations:

Vou me vestir.

Giyineceğim.

- O que eu devo vestir?
- O que devo vestir?

Ne giyinmeliyim?

Vou vestir um fato...

Takımımı giyeceğim...

Você vai mesmo vestir isso?

Ciddi ciddi bunu giyecek misin?

O que você vai vestir?

Ne giyeceksin?

Você devia vestir um casaco.

Bir palto giymelisin.

- Eu não tenho mais nada para vestir.
- Não tenho mais nada para vestir.

Giyecek başka bir şeyim yok.

Acabámos. Vou voltar a vestir-me.

Bitti. Katmanlı giysilerimizi giyelim.

Você não tinha que se vestir.

- Sen giyinmek zorunda değildin.
- Giyinmek zorunda değildin.
- Giyinmek zorunda değildiniz.

É tradição vestir preto num funeral.

Bir cenaze töreni için siyah giymek gelenekseldir.

Eu não sei o que vestir.

Ben ne giyeceğimi bilmiyorum.

Eu gosto de me vestir assim.

Bu şekilde giyinmeyi seviyorum.

Amy quer algo novo para vestir.

Amy giyecek yeni bir şey istiyor.

Ela ajudou sua filha a se vestir.

Kızının giyinmesine yardım etti.

Ele mudou seu estilo de se vestir.

Giyim tarzını değiştirdi.

Tom demorou uma eternidade para se vestir.

Tom'un giyinmesi kırk saat sürdü.

Ela gosta de vestir roupas de cores escuras.

Koyu renk giymeyi sever.

"Você não pode vestir isso." "Por que não?"

"Bunu giyemezsin." "Neden?"

Eu tenho que me vestir para a escola.

Okul için giyinmek zorundayım.

Eu acho que você deveria vestir uma gravata.

- Bence bir kravat takmalısın.
- Bence bir kravat takmalısınız.

Eu falei para o Tom vestir uma gravata.

Tom'a bir kravat takmasını söyledim.

Tom ajudou a Mary a vestir o casaco.

Tom Mary'nin ceketini giymesine yardım etti.

Você tem algo para vestir para a dança?

Dansta giymek için bir şeyin var mı?

Se está com frio, talvez devesse se vestir mais.

Eğer üşüyorsan daha fazla giysiler giymelisin.

Eu procurei alguma coisa para vestir no meu closet.

Giyecek bir şey için dolabıma baktım.

Tom não tinha que vestir terno e gravata, mas vestiu.

Tom, bir takım elbise ve bir kravat giymek zorunda değildi fakat giydi.

Nesta revista, Juliana fala do seu modo de se vestir.

Bu dergide Juliana giyme tarzından bahsediyor.

Vou tomar um duche, fazer a barba e vestir um fato.

Duş yapıp tıraş olacağım, sonra da takımımı giyeceğim.

- Você vai mesmo usar essa gravata?
- Você vai mesmo vestir aquela gravata?

Gerçekten o kravatı takacak mısın?

O que há de errado com o meu modo de me vestir?

Giyinme tarzımın nesi var?

Vestir meias amarelas fluorescentes com calças pretas não dá um bom visual.

Siyah pantolon ile floresan sarı çoraplar giymek iyi bir görünüm değil.

- Essa camisa é muito pequena para eu vestir.
- Esta camisa é muito curta para mim.

Bu gömlek benim giymem için fazla küçük.

Eu procurei no meu closet algo para vestir, mas não encontrei nada apropriado para a ocasião.

Giyecek bir şey için dolabıma baktım fakat ortam için uygun bir şey bulamadım.

Mary gosta de vestir roupas com listras verticais porque ouviu que elas fazem você parecer mais magra.

Mary dikey çizgili giysiler giymekten hoşlanır çünkü onların daha ince gösterdiğini duymuş.

"Estou com uma pressa terrível... por motivos que não posso dizer agora", respondeu Dima à mulher. "Por favor, deixe-me vestir esse terno."

"Çok acelem var... açıklayamayacağım nedenlerden dolayı." cevapladı Dima kadını. 'Lütfen, bu kostümü denememe izin verin."