Translation of "Pessoal" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Pessoal" in a sentence and their turkish translations:

Relaxa, pessoal.

- Sakin olun arkadaşlar.
- Sakin olun beyler.

Olá, pessoal.

Merhaba, herkes!

Escutem, pessoal!

Herkes beni dinlesin!

Espera, pessoal.

Siz bekleyin, çocuklar.

- Pessoal, precisamos conversar.
- Pessoal, nós precisamos conversar.

Beyler, konuşmamız gerek.

- Não foi pessoal.
- Isto não foi pessoal.

Kişisel değildi.

- Vocês estão bem, pessoal?
- Está tudo ok, pessoal?
- Pessoal, está tudo bem?

Siz arkadaşlar iyi misiniz?

- Obrigado pela ajuda, pessoal.
- Obrigada pela ajuda, pessoal.

Yardım için teşekkürler, çocuklar.

- Como vocês estão, pessoal?
- Como vão vocês, pessoal?

Nasılsınız çocuklar?

Boa noite, pessoal!

Herkese iyi geceler.

Isso é pessoal.

O kişisel.

Isto é pessoal.

Bu kişisel.

Divirtam-se, pessoal.

Size iyi eğlenceler çocuklar.

Certo, pessoal, ouçam.

Pekala herkes dinlesin.

É muito pessoal.

Çok kişisel.

Boa sorte, pessoal!

İyi şanslar, çocuklar.

- Vamos tentar de novo, pessoal!
- Vamos tentar novamente, pessoal!

Tekrar deneyelim çocuklar.

Vocês parecem perdidos, pessoal.

Siz kayıp görünüyorsunuz.

Quanto vocês gastaram, pessoal?

- Siz arkadaşlar ne kadar harcadınız?
- Siz beyler ne kadar para harcadınız?

Fiquem à vontade, pessoal.

Acele etmeyin, arkadaşlar.

- Escutem, pessoal!
- Escutem todos!

Dinle millet!

Isso é muito pessoal.

O çok kişisel.

Isso é tudo, pessoal.

Hepsi bu kadar millet.

Estamos sendo atacados, pessoal!

Saldırı altındayız millet!

Quando nosso pessoal está inconsciente

Halkımız bilinçsizken

- Olá a todos!
- Olá, pessoal!

- Herkese merhaba!
- Herkese Merhaba.
- Merhabayın!

O que vocês querem, pessoal?

Siz arkadaşlar ne istiyorsunuz?

Essa pergunta é muito pessoal.

Bu çok kişisel bir soru.

Bem-vindos à Boston, pessoal!

Boston'a hoş geldiniz, herkes.

Vocês usam o Facebook, pessoal?

Siz arkadaşlar Facebook kullanıyor musunuz?

É uma decisão muito pessoal.

Bu çok kişisel bir seçimdir.

Foi a opinião pessoal dele.

O, onun kişisel fikriydi.

É para meu uso pessoal.

O benim kişisel kullanımım için.

Tom tem um helicóptero pessoal.

Tom'un kişisel bir helikopteri var.

- Eu estou muito feliz por vocês, pessoal.
- Estou muito feliz por vocês, pessoal.

Sizin için çok mutluyum, çocuklar.

- Não quero interferir em sua vida pessoal.
- Não quero interferir na tua vida pessoal.

Ben kişisel yaşamınıza müdahale etmek istemiyorum.

E comemorado pelo pessoal do porto

ve liman çalışanları tarafından kutlandı

Nosso pessoal que doa para tudo

Her şeye bağış yapan halkımız

Posso lhe fazer uma pergunta pessoal?

Sana kişisel bir soru sorabilir miyim?

Sabemos pouco sobre sua vida pessoal.

Biz onun kişisel hayatı hakkında az şey biliyoruz.

Essa é apenas uma opinião pessoal.

O sadece kişisel bir görüş.

Não leve isso tão a sério, pessoal

Bu kadar ciddiye almayın arkadaşlar

Vamos dar um exemplo do nosso pessoal

Gelelim bir de halkımızdan örnek verelim

Vocês querem ler o que escrevi, pessoal?

Siz arkadaşlar yazdığımı okumak ister misiniz?

Eu só tenho artigos de uso pessoal.

Yalnızca kişisel eşyalarım var.

Obrigado por virem, pessoal! Vejo vocês amanhã!

Geldiğiniz için teşekkürler, çocuklar! Yarın görüşürüz!

Posso pagar-te com um cheque pessoal?

Bir kişisel çekle ödeme yapabilir miyim?

- Boa noite a todos!
- Boa noite, pessoal!

Herkese iyi geceler!

Não sabemos muito de sua vida pessoal.

Kişisel yaşamı hakkında çok bilgimiz yok.

Teremos uma aula extra em breve, pessoal!

Yakında ekstra bir sınıfımız olacak, çocuklar!

Eu só trago artigos de uso pessoal.

Ben sadece şahsi eşyalarımı getiriyorum.

Tenho um relacionamento pessoal com Jesus Cristo.

Benim İsa Mesih ile kişisel bir ilişkim var.

- Eu tenho algo pessoal a tratar com o Tom.
- Tenho algo pessoal a tratar com o Tom.

Tom'la konuşacak kişisel bir şeyim var.

O invasor selvagem finalmente sedado pelo pessoal veterinário

Vahşi istilacı sonunda veterinerler tarafından yatıştırılıyor

As pessoas não precisavam de um computador pessoal

İnsanların kişisel bilgisayara ihtiyacı yoktu

Obrigado por virem, pessoal! Vejo vocês por aí!

Geldiğiniz için teşekkürler, çocuklar! Görüşmek üzere!

Tom parece ter tomado isso como algo pessoal.

Tom üstüne alınıyor gibiydi.

Você aceita Jesus Cristo como seu Salvador pessoal?

Kişisel Kurtarıcınız olarak İsa Mesih'i kabul ediyor musun?

Então pessoal, é isso que queríamos explicar neste vídeo

İşte arkadaşlar bu videoda anlatmak istediğimiz şey de buydu

Você se importaria se eu fizesse uma pergunta pessoal?

Sana kişisel bir soru sorabilir miyim?

Obrigado por virem, pessoal! Vejo vocês semana que vem!

- Geldiğiniz için teşekkürler, çocuklar! Gelecek hafta görüşürüz!
- Geldiğiniz için teşekkürler, çocuklar! Haftaya görüşürüz!
- Geldiğiniz için teşekkürler, çocuklar! Önümüzdeki hafta görüşürüz!

Obrigado por virem, pessoal! Vejo vocês na próxima aula!

Geldiğiniz için teşekkürler, çocuklar! Bir sonraki derste görüşürüz!

- O que vocês têm?
- O que vocês querem, pessoal?

- Sizin elinizde ne var?
- Sizde neler var?

- Vocês gostam de cavalos?
- Vocês gostam de cavalos, pessoal?

Siz beyler atları sever misiniz?

O desejo de Steve Jobs era criar um computador pessoal

Steve Jobs'ın isteği kişisel bir bilgisayar yapmaktı

Feito Apple-2, o primeiro computador pessoal por trás dele

Arkasından ilk kişisel bilgisayar olan Apple-2'yi yaptı

Aqui está como devemos fazer isso pelo nosso pessoal inconsciente

İşte bilinçsiz insanlarımıza da böyle yapmalıyız

E uma sociedade modificada reflete um senso modificado de identidade pessoal

Buna göre, değişen toplumda değişmiş bir kişisel kimlik

Por favor me perdoe por ter feito uma pergunta tão pessoal.

Böylesine kişisel bir soru sorduğum için lütfen beni affet.

- Oi, pessoal. Sou Mike.
- Oi, galera. Sou Mike.
- Oi, gente. Sou Mike.

Merhaba çocuklar, ben Mike.

- Alô, esse é o departamento de pessoal?
- Oi, esse é o departamento de recursos humanos?

Merhaba, bu personel bölümü mü?

- Gente, é hora de ir.
- Galera, é hora de ir.
- Pessoal, é hora de ir.

Çocuklar, gitme zamanım.

- Eu não me chamo "gente".
- Eu não me chamo "pessoal".
- Eu não me chamo "galera".

Benim adım "Siz" değil.

- João disse: "Pessoal, vamos fazer uma pausa."
- João disse: "Gente, vamos fazer uma pausa."
- João disse: "Galera, vamos fazer uma pausa."

John, "Hey çocuklar, hadi bir mola verelim." dedi.

A religião é algo muito pessoal. Quase todo mundo tem na verdade sua própria religião. Coletividade em religião é um artifício.

Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.

- Ele perdeu o respeito de seu povo quando aceitou o dinheiro.
- Ele perdeu o respeito de seu pessoal quando aceitou o dinheiro.

O, parayı kabul ettiğinde halkının saygısını kaybetti.

Eu acho que a raiva do Tom é só um mecanismo de defesa. Eu não levaria para o lado pessoal se fosse você.

Bence Tom'un öfkesi sadece bir savunma mekanizması; Yerinde olsam şahsen bunu kabul etmezdim.