Examples of using "Lugares" in a sentence and their turkish translations:
Koltuklar müsait mi?
Yerlerinizi alın.
- Ben meşgul yerleri seviyorum.
- İşlek yerleri severim.
O sayısız yer bilir.
Hâlâ birkaç boş koltuk var mı?
Daha ucuz koltuklarınız var mı?
- O birçok yerde bulundu.
- O birçok yerde bulunmuştur.
Hangi yerleri ziyaret etmek istersiniz?
Her yerde gizli kameralar vardı.
Ben de çok farklı yerlerde olurdum
Her yer temizlenecek.
Almanya'da hangi yerleri ziyaret ettin?
Ziyaret etmek istediğim birçok yer var.
Onlar her yere baktı.
Her yerde alevler vardı.
Sıcak mekanlardan hoşlanmam.
Bu arabanın sadece iki koltuğu mu var?
bu sayede doğal ortamda birçok yerde
İnsanlar her yerden geldi.
İngilizce her yerde konuşulur.
Kyoto'da ziyaret edilecek bir sürü yer var.
Ne tür yerleri görmek istiyorsun?
Kyoto'da görmen gereken birçok yer var.
Bir tek günde birçok yere gittim.
Kediler, karanlık yerlerde bile görebilirler.
Ben Avrupa'da her yerdeydim.
İngilizce neredeyse her yerde konuşulur.
Bu kentte görülecek çok sayıda yer var.
Bütün kutuları yerlerine koy.
Tom her yerde beğeniliyor.
Artık halka açık yerlerde sigara içemezsiniz.
- Çatı 3 farklı yerden sızdırıyor.
- Çatı 3 farklı yerden akıyor.
Yağmura her yerde ihtiyaç duyulur.
Güvenle konuşabileceğimiz birkaç yer var.
Google,Google,Google yahu her yerde duyuyoruz
Pek çok yerde kör kişiler piyango bileti satarlar.
Aynı anda iki yerde olamam.
Cuzco, dünyada en çok ilgi çeken yerlerden birisi.
Zaman iki yer arasındaki en uzun mesafedir.
Bu yüzden böcekler daha serin bir yerde saklanıyor olacaklar.
Her yerde aynı şeyi bulabilirsin.
Şimdiye kadar en sevdiğim yerlerden birine gidiyorum!
Gittiğim gün bir sürü boş koltuk vardı.
Aynı anda iki yerde olamazsın.
Birçok yerde, doğa insan faaliyeti tarafından tehdit edilir.
Tom ziyaret etmek istediği yerlerin bir listesini yaptı.
Sami'nin sağ kolu altı yerden kırıldı.
Eski park şehirdeki yerlerden sonra en çok aranan bir yer haline dönüştü.
kendinden daha eski olan önemli yerlerden önemli taşlar getirtildi
Ya da, çok kalabalık olmayan yerlere gitmeye çalışıyorum, ormanda yürümek gibi.
Her yerde böcekler var.
Sahilde bir köpekle yürümek birçok yerde yasal değildir.
Muhtemelen oralarda ve belki de birçok yerde başka yaşamlar vardır.
- Her yere baktım, ama kitabımı bulamıyorum.
- Her yana baktım, ama kitabım yok.
Bazı yerlerde, okyanus en yüksek dağların yüksekliğinden daha derindir!
Havanın içerideki ve dışarıdaki hareketinin arasında devasa bir fark var.
yeni ücretli hastalık izni yasalarını zorladılar. Ve bir avuç kadar yerde bunu başardılar.
bunu yerde kesmek zorunda kaldım ve ülkelerin kötü görünmemesi için büyük bir çaba harcadım.
Sana buraya daha erken gelmemiz gerektiğini söyledim. Şimdi oturmak için hiç yer kalmadı.
Ken'ichi tarafından yapılan düzenlemeler sayesinde, kadınlar kasaba civarında çalışmak için değişik yerler buldu.
Mantık seni A'dan B'ye götürecektir. Hayal gücü seni her yere götürecektir.
Türkiye dışında heryerde didik didik çantanız aranıyor veya başka türlü alarmlar var