Translation of "Local" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Local" in a sentence and their turkish translations:

Um local de sons inquietantes...

İnsanı ürküten seslerin...

Este é o local perfeito.

Bu, mükemmel bir yerdir

O restaurante local é péssimo.

Yerel Restoran berbat.

Este é um local agradável.

Bu güzel bir yer.

Deveríamos ir a algum local?

Bir yere gitmeli miyiz?

O local está quase deserto.

Yer neredeyse terk edilmiş.

Ele escreve artigos para o jornal local.

O, yerel gazete için yazılar yazar.

Tom foi declarado como morto no local.

Tom'un sahnede öldüğü açıklandı.

Os parafusos se encontram num local inacessível.

Vidalar ulaşması zor bir yerde.

Eu geralmente compro roupas numa loja local.

Ben genellikle yerel bir mağazada giysi satın alırım.

Qual é o seu restaurante local favorito?

Favori yerel restoranın nedir?

Ela trabalha como enfermeira no hospital local.

Yerel bir hastanede bir hemşire olarak çalışıyor.

O animal tornou-se uma lenda local.

Hayvan yerel bir efsane haline geldi.

Você teve dificuldade para encontrar o local?

Yeri bulmakta herhangi bir sıkıntı çektin mi?

- O jornal local está apoiando o candidato de direita.
- O jornal local está apoiando o candidato conservador.

Yerel gazete muhafazakar adayı destekliyor.

Um local diferente mas, infelizmente, a mesma história.

Yer farklı ama maalesef hikâye aynı eski hikâyeydi.

Mossel Bay é o único local do planeta

Mossel Körfezi, büyük beyazların

Pode não parecer o melhor local para descansar.

Dinlenmek için pek akıllıca bir seçim değil sanki.

Ela está desesperada por encontrar um local calmo.

Ümitsizce sessiz bir yer arıyor.

E há um local onde isso já acontece.

Bunun gerçekleştiği bir yer hâlihazırda var.

Muitas vezes, vou ao local da toca dele.

Sık sık yuvasının olduğu yere gidiyorum.

Esta cerâmica é feita por um artista local.

Bu çömlek yerel bir sanatçı tarafından yapıldı.

Não é recomendável comer no local de trabalho.

- İş başında yemek yememen gerekiyor.
- İş başında yemek yememelisin.

Este é o local onde o incidente aconteceu.

Bu, olayın olduğu yerdir.

Qual é a hora local em Nova York?

New York'ta yerel saat nedir?

Achar um bom local para morar não é fácil.

Yaşayacak güzel bir yer bulmak kolay değil.

Tom disse à Mary que estacionasse em outro local.

Tom Mary'ye başka bir yerde park etmesini söyledi.

Os primeiros-socorros chegaram ao local em alguns minutos.

Sağlık görevlileri birkaç dakika içinde olay yerine geldi.

Cinco carros de bombeiros correram para o local do incêndio.

Beş itfaiye aracı yangın mahalline aceleyle gitti.

Meu nome e local de nascimento são irrelevantes, minha cara.

Adımın ve doğum yerimin konuyla alakası yok, arkadaşım.

A atmosfera deste local de trabalho não é muito inclusiva.

O iş yerindeki atmosfer çok kapsayıcı değil.

Há urgente necessidade de ajuda do governo local aos desabrigados.

Yerel hükümetin evsizlere yardım etmesine acil bir ihtiyaç var.

É um enorme risco ter toda uma população num só local.

Bütün bir popülasyonun tek bir yerde olması çok büyük bir risk.

Largou-me e o leopardo estava a tentar fugir do local.

Beni bıraktı ve bölmeden çıkmaya çalıştı.

A cidade começou a declinar depois que a fábrica local fechou.

Kasaba yerel fabrika kapandıktan sonra gerilemeye başladı.

... o macho absorve o que há no local com os oito olhos.

...sekiz gözüyle manzarayı iyice içine çeker.

Nas noites mais escuras, as dunas da Namíbia são um local traiçoeiro.

Gecelerin en karanlığında Namibya'nın kumulları korkulası yerlerdir.

Os investidores estrangeiros se afastaram por causa da inquietação da política local.

Yabancı yatırımcılar bölgesel politik huzursuzluktan dolayı vazgeçti.

Eu desejo fazer uma ligação local, para o número 20-36-48.

Bir yerel çağrı yapmak istiyorum, numara 20-36-48

O assédio sexual pode ser um problema sério no local de trabalho.

Cinsel taciz iş yerinde ciddi bir sorun olabilir.

O indonésio tem sido há muito considerado como a língua-ponte local.

Endonezya dili uzun süre yerel köprü dili olarak kabul edilmiştir.

O alfabeto latino se derivou de uma forma local do alfabeto grego.

Latin alfabesi; Yunan alfabesinin yerel bir şeklinden türemiştir.

Descobrem-se mais espécies novas nas selvas do que em qualquer outro local.

Yağmur ormanlarında diğer kara parçalarına oranla daha fazla yeni türe rastlanmaktadır.

Com a aproximação da noite, o bando precisa de um local para dormir.

Gece hızla yaklaşırken bu devasa sürünün uyuyacak bir yer bulması gerek.

Só os animais maiores se atrevem a visitar um local tão exposto à noite.

Hava karardıktan sonra ancak en büyükler böyle açık bir alana gelmeye cüret eder.

Por favor, guarde em local fresco e seco, que não receba luz solar direta.

- Lütfen doğrudan güneş ışığından uzakta, serin ve kuru bir yerde saklayın.
- Lütfen direkt güneş ışığından uzakta, serin ve kuru bir yerde saklayınız.

Hoje a Colômbia joga contra o Paraguai às 21:30, hora local da Colômbia.

Bugün Kolombiya, Kolombiya yerel saatine göre, akşam 9.30'da Paraguay'a karşı oynayacak.

Sem habitat, não há local a população de orangotangos possa sobreviver e prosperar no planeta.

Habitatları olmadan, orangutan nüfusu başka bir yerde hayatta kalıp büyüyemez.

Neste local precário de descanso, os babuínos deverão estar bem protegidos dos perigos da escuridão.

Bu riskli dinlenme yeri jeladaları karanlığın tehlikelerinden korumaya yeterli olacaktır.

Não é errado usar um local usado como mesquita por 600 anos como mesquita novamente

600 yıl cami olarak kullanılan bir yerin tekrar cami olarak kullanılması yanlış değil

Eles podem nos forçar a viajar no tempo e no local, mudando de tamanho diretamente.

Bizi direk boyut değiştirerek zamanda ve mekanda yolculuğa itebiliyor bunlar

E para sua surpresa, eles descobriram o local de um enorme salão após o outro.

Ve şaşırtıcı bir şekilde, birbiri ardına devasa bir salonun yerini keşfettiler.

Na França, seu local de nascimento, o Tatoeba se tornou um fenômeno cultural e social.

Tatoeba, doğum yeri olan Fransa'da kültürel ve sosyal bir olay haline geldi.

Desta vez, um grande leopardo macho à solta numa escola local na capital do estado, Bangalore.

Bu kez, öfkeli, büyük bir erkek pars eyalet başkenti Bangalore'daki bir okulda.

A neve dificulta a tarefa de encontrar alimento no solo da floresta. Tem de procurar noutro local.

Kar yüzünden ormanın zemininde yiyecek bulmak pek mümkün değil. Başka yerlere bakmalı.

Cortando este local, impedíamos significativamente a comunicação. A coisa mais dramática foi que uns polícias vieram connosco.

Telefon hattını keserek iletişimi yeterince sekteye uğratmış olduk. En dramatik tarafı da birkaç polis memurunun bizimle gelmesiydi.

local tradicional da corte do rei Hrolf, que agora é a pequena vila de Lejre, na Dinamarca.

şu anda Danimarka'daki küçük Lejre köyü olan Kral Hrolf'un mahkemesinin geleneksel alanına bakmaya başladı .

Se você quer vender o seu sofá velho, por que não colocar um anúncio no jornal local?

Eski kanepeni satmak istiyorsan neden yerel bir gazeteye bir reklam koymuyorsun?

Fique numa distancia de 2 metros ou mais de qualquer pessoa que você encontrar num local público.

Dışarıda karşılaştığınız herhangi bir kişidin 2 metre veya daha fazla uzağında durun.

A abundância de presas tornam este local o campo de treino ideal para um jaguar jovem que está a aprender a sobreviver sozinho.

Bu kadar çok av olması burayı ideal bir eğitim alanı yapar. Kendi başının çaresine bakmayı öğrenen bir jaguar için mesela.