Translation of "árvores" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "árvores" in a sentence and their turkish translations:

- Muitas árvores foram cortadas.
- Muitas árvores foram derrubadas.
- Várias árvores foram derrubadas.

Çok sayıda ağaç kesildi.

- Eu cortaria aquelas árvores.
- Eu tinha cortado aquelas árvores.
- Eu derrubaria aquelas árvores.
- Eu tinha derrubado aquelas árvores.

Şu ağaçları kestim.

- Não corte aquelas árvores.
- Não derrube aquelas árvores.

O ağaçları kesme.

- Muitas árvores foram cortadas.
- Muitas árvores foram derrubadas.

Birçok ağaç kesildi.

- As árvores são verdes.
- As árvores estão verdes.

Ağaçlar yeşil.

- As árvores são grandes.
- As árvores estão grandes.

Ağaçlar büyük.

- Há árvores nesta floresta.
- Tem árvores nesta floresta.

Bu ormanda ağaçlar var.

Quantas árvores há?

Kaç tane ağaç var?

Muitas árvores caíram.

Birçok ağaç yıkıldı.

Eu adoro árvores.

Ağaçları seviyorum.

Ela planta árvores.

Ağaç diker.

- Ursos conseguem subir em árvores.
- Ursos sabem subir em árvores.

Ayılar ağaçlara tırmanabilir.

- Há muitas árvores nesta floresta.
- Tem muitas árvores nesta floresta.

Bu ormanda birçok ağaç var.

As árvores são plantas.

Ağaçlar bitkilerdir.

Esquilos adoram escalar árvores.

Sincaplar ağaçlara tırmanmaya bayılır.

Estas árvores nunca florescerão.

Bu ağaçlar asla çiçek açmayacak.

As árvores são altas.

Ağaçlar uzun.

Estas árvores são lindas.

Bu ağaçlar güzel.

Quem plantou estas árvores?

Bu ağaçları kim dikti?

Ela está plantando árvores.

Ağaç dikiyor.

- Ursos conseguem subir em árvores.
- Os ursos conseguem subir em árvores.

Ayılar ağaca tırmanabilir.

- Há uma casa atrás das árvores.
- Tem uma casa atrás das árvores.

Ağaçların ardında bir ev var.

Ou tentamos subir as árvores

Ya da bu ağaçlardan birine gidip

Planam silenciosamente entre as árvores...

Gecenin tehlikelerinden kaçmak için...

100 milhões de árvores desapareceram

100 milyon ağaç yok oldu

Os macacos sobem em árvores.

Maymunlar ağaçlara tırmanırlar.

As maçãs crescem em árvores.

Elmalar ağaçlarda büyür.

Há três árvores no quintal.

Bahçede üç tane ağaç var.

Há muitas árvores no parque?

- Parkta birçok ağaç var mı?
- Parkta çok ağaç var mı?

As folhas caíram das árvores.

Yapraklar ağaçlardan düştü.

Tom está podando as árvores.

Tom ağaçları buduyor.

Ele corta árvores nas montanhas.

Dağlarda ağaçlar keser.

Não havia árvores na ilha.

Adada hiç ağaç yoktu.

O Tom plantou algumas árvores.

Tom birkaç ağaç dikti.

Os pássaros estão cantando nas árvores.

Kuşlar ağaçlarda ötüyor.

O morro está exposto, sem árvores.

Tepe ortada, ağaçsız.

A floresta é cheia de árvores.

Orman ağaçlarla dolu.

Nós cortamos árvores com um machado.

Ağaçları baltayla keseriz.

Tom gosta de subir em árvores.

Tom ağaçlara tırmanmayı seviyor.

Até os macacos caem das árvores.

Maymunlar bile ağaçtan düşer.

As sementes destas árvores são amarelas.

Bu ağaçların tohumları sarıdır.

O bosque é cheio de árvores.

Orman, ağaçlarla doludur.

Temos três árvores em nosso quintal.

Avlumuzda üç tane ağaç var.

As folhas das árvores ficaram vermelhas.

Ağaçlardaki yapraklar kırmızıya döndü.

"Eu adoro árvores", disse o esquilo.

Sincap ağaçları seviyorum dedi.

Estas árvores foram plantadas por eles.

Bu ağaçlar onlar tarafından dikildi.

Os pássaros costumavam cantar nas árvores.

Kuşlar ağaçlarda öterdi.

Quantas árvores há em seu pomar?

Meyve bahçende kaç tane ağaç var?

- Ele não tem dificuldade em subir em árvores.
- Escalar árvores é muito fácil para ele.

O, ağaçlara tırmanmada zorluk çekmiyor.

E consegue planar 150 metros entre árvores.

Üstelik ağaçlar arasında 150 metreye kadar süzülebiliyor.

Podemos ver muitas árvores, frutas e flores

bir çok ağaç meyve ve çiçek görebiliriz

No outono, as folhas caem das árvores.

Sonbaharda yapraklar ağaçlardan düşer.

Muitas árvores perdem as folhas no inverno.

Birçok ağaçlar kış mevsiminde yapraklarını kaybederler.

Há muitas árvores ao redor da lagoa.

Havuzun etrafında bir sürü ağaç var.

Eu nunca vi tantas árvores na vida!

Hayatımda hiç bu kadar çok ağaç görmedim.

Você vai cortar todas as árvores aqui?

Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

Você subiu em árvores quando era criança?

Bir çocukken ağaca tırmandın mı?

Os pássaros fazem seus ninhos em árvores.

Kuşlar, yuvalarını ağaçlara yaparlar.

Tem árvores em cada lado do rio.

Nehrin iki tarafında ağaçlar var.

Nenhuma das árvores velhas sobreviveu ao incêndio.

Yaşlı ağaçlardan hiçbiri yangını atlatamadı.

As crianças gostam de subir em árvores.

Çocuklar ağaçlara tırmanmayı severler.

Ela é uma pessoa que abraça árvores.

O ağaç kucaklayıcısıdır.

- As árvores emitem oxigênio e absorvem dióxido de carbono.
- As árvores liberam oxigênio e absorvem dióxido de carbono.

Ağaçlar oksijen yayar ve karbon dioksit emer.

- Diga ao Tom que eu vou podar as árvores.
- Digam ao Tom que eu vou podar as árvores.

Tom'a ağaçları budayacağımı söyle.

Vamos ver se temos sorte numa das árvores.

Tamam, şimdi bu ağaçlardan biriyle şansımızı deneyelim.

Nas árvores, no escuro, ela é praticamente cega.

Bu yükseklikte, karanlığın içinde resmen kördür.

Na natureza, abrigam-se em cavidades nas árvores.

Vahşi doğada ağaç kovuklarına tünerler.

Para carregar comida, para elevar comida em árvores...

yiyecek taşıdım, içine yiyecek koyup ağaçlara astım.

Você vê algumas árvores na frente da escola.

Okulun önünde bazı ağaçlar görürsün.

Árvores frutíferas necessitam de muito espaço para crescer.

Meyve ağaçları büyümek için geniş bir alan alanı gerektirir.

As árvores daqui foram todas cortadas pelas pessoas.

Burada ağaçların hepsi insanlar tarafından kesildi.

As árvores foram arrancadas pela força da tempestade.

Ağaçlar fırtına nedeniyle kökünden söküldü.

A primavera é a estação para plantar árvores.

Bahar ağaç dikimi mevsimidir.

Diga a Tom que estou podando as árvores.

Tom'a ağaçları budadığımı söyle.

- Gatos podem subir em árvores, porém cachorros não podem.
- Os gatos podem subir em árvores, mas os cachorros não.

Kediler ağaçlara tırmanabilir ama köpekler tırmanamaz.

- Muitos animais e árvores da floresta amazônica têm nomes tupis.
- Muitos animais e árvores da floresta Amazónica têm nomes Tupi.

Amazon ormanındaki birçok hayvan ve ağaç Tupi adına sahiptir.

Gatos podem subir em árvores, porém cachorros não podem.

Kediler ağaçlara tırmanabilir, ancak köpekler tırmanamaz.

Eu gostava de subir em árvores quando era criança.

Çocukken ağaçlara tırmanmayı severdim.

- Flores e árvores precisam de ar limpo e água fresca.
- As flores e árvores precisam de ar limpo e água fresca.

- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Çiçek ve ağaçlar temiz hava ve taze suya ihtiyaç duyarlar.
- Çiçekler ve ağaçlar, temiz hava ve tatlı suya ihtiyaç duyarlar.

Podíamos ir por ali, as árvores oferecer-nos-iam proteção.

O tarafa gidebiliriz. Ağaçların altında korunaklı kalmayı deneyebiliriz.

Podemos plantar árvores em Atacama, o deserto mais seco do mundo.

Dünyanın en kurak çölü olan Atacama'ya ağaç dikebiliriz.

E, às vezes, eles escondem frutos secos na base das árvores.

Bazen zulalarını... ...bir ağacın dibine saklarlar.

Há muitas árvores altas e diferentes tipos de grama na mata.

Ormanda çok yüksek ağaçlar ve farklı çim çeşitleri vardır.

Não havia nem flores nem árvores nas ruas de sua cidade.

- Kentindeki caddelerde ne çiçek ne de ağaçlar vardı.
- Onun şehrinin sokaklarında ne çiçekler nede ağaçlar vardı.

No Canadá, há muitas áreas onde é ilegal cortar as árvores.

Kanada'da ağaç kesmenin yasa dışı olduğu bir sürü alan vardır.

- Ele tinha ouvido maravilhosas histórias sobre cidades de ouro com árvores de prata.
- Ele escutou histórias magníficas sobre cidades de ouro com árvores de prata.

O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.

É por isso que as árvores são boas no rastreamento, apanham pistas.

İz süren biri için ağaçlar bu yüzden iyidir. Çünkü genelde işaret barındırırlar.

Este infrassom é contido pelo dossel e penetra na muralha de árvores.

Bu düşük frekanslı ses ağaç örtüsünden sekip duvarların oluşturduğu seti aşıyor.

Quanto mais quente fica, mais água as árvores libertam para a atmosfera.

Sıcaklık ne kadar artarsa ağaçlar atmosfere o kadar su salıyor.

Nas árvores, uma câmara de infravermelhos revela outro predador escondido na escuridão.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Até as árvores precisam de ajuda para espalhar as sementes longe daqui.

Ağaçların bile tohumlarını uzağa saçmak için yardıma ihtiyacı var.

Kemal Sunal estava novamente baixando o maior tapa na ordem das árvores

ağalık düzenine en büyük tokadı yine Kemal Sunal indiriyordu

Ao anoitecer, o grupo vai para as árvores para evitar predadores no solo.

Küme, gün batımında ağaçlara tırmanarak zemindeki avcılardan kaçınıyor.