Translation of "Fizeram" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Fizeram" in a sentence and their turkish translations:

- Eles realmente fizeram isso.
- Elas realmente fizeram isso.

- Bunu gerçekten onlar yaptı.
- Gerçekten bunu yaptılar.

- Eles não fizeram nada.
- Elas não fizeram nada.

Onlar hiçbir şey yapmadı.

- O que eles fizeram?
- O que elas fizeram?

Onlar ne yaptı?

- Eles fizeram muitas alterações.
- Elas fizeram muitas alterações.

Onlar çok değişiklik yaptı.

- Fizeram-me ir lá.
- Fizeram que eu fosse lá.
- Fizeram com que eu fosse lá.
- Me fizeram ir lá.

Onlar beni oraya gönderdi.

Fizeram-na ir.

Onlar onu gönderdiler.

Fizeram-no trabalhar.

Onlar onu çalıştırdılar.

Eles fizeram macarrão.

Onlar spagetti yaptı.

Eles fizeram isso?

Onlar onu yaptı mı?

- Eles fizeram um bom trabalho.
- Elas fizeram um bom trabalho.

Onlar iyi bir iş yaptı.

- Eles fizeram a escolha certa.
- Elas fizeram a escolha certa.

Doğru seçimi yaptılar.

- Eles fizeram um trabalho inimaginável.
- Elas fizeram um trabalho inimaginável.

Onlar akılalmaz bir iş yaptılar.

- Eles fizeram café da manhã.
- Elas fizeram café da manhã.

Onlar kahvaltı hazırladı.

- Você fez isso, não fez?
- Vocês fizeram isso, não fizeram?

Bunu sen yaptın, değil mi?

- O que vocês dois fizeram?
- O que vocês duas fizeram?

Siz ikiniz ne yaptınız?

- Você nunca fez isso, fez?
- Vocês nunca fizeram isso, fizeram?

Bunu hiç yapmadın, değil mi?

E, claro, eles fizeram.

Ve tabii ki yaptılar.

Vocês o fizeram sozinhos?

Bunu tek başına mı yaptın?

Eles fizeram mesmo assim.

Onlar onu yine de yaptı.

Como eles fizeram isto?

Onlar bunu nasıl yaptı?

O que eles fizeram?

Onlar ne yaptılar?

Eles nunca fizeram nada.

Onlar asla hiçbir şey yapmadı.

Eles fizeram uma promessa.

Onlar bir söz verdi.

Eles não fizeram isso.

Onlar onu yapmadı.

Ainda não fizeram nada?

Henüz bir şey yapmadın mı?

- Como é que eles fizeram isso?
- Como é que eles fizeram aquilo?

Onlar onu nasıl yaptı?

- Eles não fizeram nada de errado.
- Elas não fizeram nada de errado.

Onlar yanlış bir şey yapmadı.

- Você sabe o que eles fizeram?
- Você sabe o que elas fizeram?

- Onların ne yaptıklarını biliyor musun?
- Onların ne yaptıklarını biliyor musunuz?

- O que eles fizeram para você?
- O que elas fizeram para você?

Onlar senin için ne yaptı?

Eles fizeram muitos projetos novos

Bir sürü yeni tasarımlar yaptılar

Fizeram o que lhes disseram.

Onlara söyleneni yapmışlar.

Fizeram-me ir lá sozinho.

Onlar beni oraya yalnız gönderdiler.

Algumas pessoas não fizeram nada.

Bazı insanlar hiçbir şey yapmadı.

Fizeram-me esperar uma eternidade.

Çok uzun süre bekletildim.

Eles fizeram a coisa certa.

Doğru şeyi yaptılar.

O que vocês dois fizeram?

Siz ikiniz ne yaptınız?

Meus amigos não fizeram isso.

Arkadaşlarım onu yapmadı.

O que eles fizeram ontem?

Onlar dün ne yaptılar?

Por quê eles fizeram aquilo?

Onu niçin yaptılar.

O que mais eles fizeram?

Onlar başka ne yaptılar?

Eles fizeram uma descoberta estranha.

- Garip bir keşif yaptılar.
- Onlar tuhaf bir keşif yaptı.

Eles fizeram a reunião aqui.

Onlar burada toplantı düzenledi.

O que vocês fizeram comigo?

- Siz bana ne yaptınız?
- Sizler bana ne yaptınız?

- Eu não acho que eles fizeram isso.
- Não acho que eles fizeram isso.

Bunu yaptıklarını düşünmüyorum.

- Foi a melhor coisa que eles fizeram?
- Foi a melhor coisa que elas fizeram?

Bu, onların yaptıkları en iyi şey miydi?

Não sei como eles o fizeram.

Ben onların bunu nasıl yaptıklarını bilmiyorum.

O que eles fizeram com você?

Sizin için ne yaptılar?

Eles fizeram uma viagem à capital.

Onlar başkente yolculuk yaptı.

O que eles fizeram foi errado.

Yaptıkları yanlıştı.

Os pesquisadores fizeram uma descoberta surpreendente.

Araştırmacılar şaşırtıcı bir keşif yaptı.

Os cientistas fizeram uma descoberta surpreendente.

Bilimciler şaşırtıcı bir keşif yaptılar.

Eles fizeram tudo o que podiam.

Yapabildikleri her şeyi yaptılar.

Isso é o que eles fizeram.

Onların yaptığı budur.

Eles fizeram uma piada de tudo.

Her şey hakkında bir şaka yaptılar.

- Você fez reserva?
- Vocês fizeram reserva?

Bir rezervasyonunuz var mı?

Tom e Maria fizeram isso juntos.

Tom ve Mary onu birlikte yaptı.

- Elas nos fizeram trabalhar por toda a noite.
- Eles nos fizeram trabalhar a noite inteira.

Onlar bizi bütün gece çalıştırdılar.

- Eles nunca fizeram o que disseram que fariam.
- Elas nunca fizeram o que disseram que fariam.

Onlar yapacaklarını söyledikleri şeyi asla yapmadı.

Os mineiros fizeram os túneis à mão,

Eski madenciler bu tünelleri elle kazmışlar.

Huh caras também fizeram uma beleza assim

ha adamlar şöyle bir güzellik de yapmış

Eles nos fizeram trabalhar o dia todo.

Onlar bütün gün bizi çalıştırdılar.

Eles fizeram explodir a ponte com pólvora.

Barutla köprüyü havaya uçurdular.

Eles fizeram de tudo para ganhar dinheiro.

Para kazanmak için her şeyi yaptılar.

Mas os Republicanos na câmara fizeram concessões.

fakat kuruldaki Cumhuriyetçileri harekete geçirmek için bazı tavizler verdiler.

Eles também fizeram um castelo de areia.

Onlar da bir kumdan kale inşa etti.

Tom e Maria provavelmente fizeram isso juntos.

Tom ve Mary muhtemelen onu birlikte yaptı.

O que vocês fizeram um ao outro?

Birbirinize ne yaptınız?

Eles fizeram um pequeno avião de papel.

Onlar küçük bir kağıt uçak yaptı.

Eles o fizeram fazer o trabalho novamente.

Onlar ona işi tekrar yaptırdı.

Tom e Mary não fizeram isso juntos.

Tom ve Mary bunu birlikte yapmadı.

E Mehmet Ali Birand fizeram uma oferta porque

ve Mehmet Ali Birand teklif götürmüştü çünkü

Os pais fizeram o menino abandonar a escola.

Ailesi çocuğu okuldan aldı.

Tom e Mary fizeram uma guerra de travesseiros.

Tom ve Mary yastık savaşı yaptılar.

- Você fez isso comigo.
- Vocês fizeram isso comigo.

- Bunu bana yaptın.
- Bunu benim için yaptın.

- Você já fez isso.
- Vocês já fizeram isso.

Onu zaten yaptınız.

A maioria das pessoas fizeram assim como você.

Çoğu kişi yaptığın şeyi yaptı.

Fizeram-me esperar por mais de meia hora.

Otuz dakikanın üzerinde bekletildim.

Benditas sejam as mãos que fizeram-no possível.

Benim iltifatlarım bunu mümkün kılan ellere.

No fim das contas, fizeram a escolha certa.

Günün sonunda, doğru karar verildi.

Eu não sei por que eles fizeram isso.

Onların bunu neden yaptıklarını bilmiyorum.

Eles me fizeram jurar que não diria nada.

Onlar hiçbir şey söylememem için bana yemin ettirdiler.

O que eles fizeram foi quebrar a janela.

Onların yaptıkları şey pencereyi kırmaktı.

Os dubladores fizeram um excelente trabalho neste filme.

Ses aktörleri bu filmde mükemmel bir iş yaptı.

O que você e o Tom fizeram juntos?

Sen ve Tom birlikte ne yaptınız?

- Como você fez isto?
- Como vocês fizeram isto?

Bunu nasıl yaptın?

Eles fizeram o nome do período Pasha de idade

ismini paşa dönemini eski yaptılar

Você sabe que eles fizeram o vírus no laboratório

biliyorsunuz virüsü laboratuvarda yaptılar

Eles fizeram isso para se vingar de seu pai.

Babalarından intikam almak için yaptılar.

Fizeram uma homenagem a ele, antigo presidente da associação.

Ona saygı duyuyoruz, eskiden dernek başkanıydı.

- Você já fez uma pizza?
- Vocês já fizeram pizza?

- Daha önce pizza pişirdin mi?
- Hiç pizza pişirdin mi?

Eles fizeram as pazes e viraram amigos de novo.

Anlaşmazlığı giderdiler ve tekrar arkadaş oldular.

Fizeram uma simulação tridimensional da explosão de uma estrela.

Bir yıldızın patlamasının üç boyutlu taklidini yaptılar.

As crianças fizeram um círculo em volta do pai.

Çocuklar babalarının etrafında daire oluşturdular.

A polícia não acreditou nela, por isso não fizeram nada.

ama polis ona inanmamış ve hiçbir şey yapmamış.

Também existem youtubers que fizeram disso um meio de subsistência.

Bunu geçim yöntemi haline getirmiş youtuberlar da var

Mas ainda não sabemos por que eles fizeram esse movimento

fakat yinede neden bu hareketi yaptıklarını bilemiyoruz