Translation of "Escapar" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Escapar" in a sentence and their turkish translations:

Tentei escapar.

Ben kaçmaya çalıştım.

- Não poderemos escapar.
- Não vamos poder escapar.

Biz kaçamayacağız.

Ele conseguiu escapar.

O kaçmayı başardı.

Não consigo escapar.

Ben kaçamam.

Eles tentaram escapar.

Onlar kaçmaya çalıştı.

Ele tentou escapar.

O, kaçma girişiminde bulundu.

Tom conseguiu escapar.

Tom kaçmayı başardı.

Eu consegui escapar.

Ben kaçabildim.

- Não há por que tentar escapar.
- É inútil tentar escapar.

Kaçmaya çalışmanın faydası yok.

- Não deixe esse cachorro escapar.
- Não deixe aquele cachorro escapar.

O köpeğin gitmesine izin vermeyin.

Não te deixarei escapar.

Kaçmana izin vermeyeceğim.

Não deixe ninguém escapar.

Kimse kaçmasın.

Você está tentando escapar?

Kaçmaya mı çalışıyorsun?

Tom não vai escapar.

Tom gitmeyecek.

O peixe quer escapar.

Balık kaçmak istiyor.

Felizmente, eles conseguiram escapar.

Neyse ki onlar kaçabildi.

Eu não consegui escapar.

Ben kaçamadım.

- Você não pode escapar da idade.
- Vocês não podem escapar da idade.

Yaşlanmaktan kaçamazsın.

Tom nem sequer tentou escapar.

Tom kaçmaya çalışmadı bile.

Nós conseguimos escapar a tempo.

Tam zamanında kaçmayı başardık.

Não deixo você escapar daqui.

Burada kaçmana izin vermeyeceğim.

... para escapar aos perigos da noite.

...usulca ağaçların arasında uçarlar.

O leão tentou escapar da jaula.

Aslan kafesinden dışarı çıkmak için mücadele etti.

- Tom tentou fugir.
- Tom tentou escapar.

Tom kaçmaya kalkıştı.

Eu vou te ajudar a escapar.

Kaçmana yardım edeceğim.

Não ajudamos o Tom a escapar.

Tom'un kaçmasına yardım etmedik.

Você deveria escapar daqui, se puder.

Yapabiliyorsan buradan kaçmalısın.

Minha luta não é escapar da tempestade,

Mücadelem fırtınadan kaçmak değil.

- Não há como escapar.
- Não há escapatória.

Hiçbir kaçış yok.

Tom ajudou Mary a escapar da prisão.

Tom Mary'nin hapishaneden kaçmasına yardım etti.

O homem é incapaz de escapar da morte.

İnsan ölümden kaçamaz.

Tom abriu a jaula e deixou o macaco escapar.

Tom kafesi açtı ve maymunun çıkmasına izin verdi.

Por que você não ajudou o Tom a escapar?

Neden Tom'un kaçmasına yardım etmedin?

Se te cruzares com um rinoceronte zangado, não vais escapar.

Öfkeli bir gergedanla karşılaşırsanız pek kaçma şansınız olmaz.

Voar do homem não poderia escapar, nem sobreviver no galho

Adamdan uçan kurtulamadığı gibi dalanda kurtulamamış

- O cachorro está tentando escapar.
- O cachorro está tentando fugir.

Köpek kaçmaya çalışıyor.

Se quisermos ajudar nossos jovens a escapar da armadilha do perfeccionismo,

Eğer gençlerimize mükemmellik tuzağından kurtulmaları için yardım etmek istiyorsak

O coral-laranja não tem como escapar, mas pode dar luta...

Düğme mercan kaçamaz... ...ama karşı koyabilir.

O Tom correu tão rápido quanto pôde para escapar do urso bravo.

Tom kızgın ayıdan kaçmak için elinden geldiği kadar hızlı koştu.

Ofender Maria qualquer um pode, mas nem todos serão capazes de escapar.

Herkes Mary'yi rahatsız edebilir ama herkes kaçamayacak.

Brian se arrependeu de começar um relacionamento com ela e quer escapar dela.

Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.

- Eles não vão deixar o Tom fugir.
- Eles não vão deixar o Tom escapar.

- Onlar Tomû kaçırmayacaklar.
- Onlar Tom'un kaçmasına izin vermeyecekler.

A única maneira de escapar da poluição do ar é viver no meio do nada.

- Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu hiçliğin ortasında yaşamaktır.
- Hava kirliliğinden kurtulmanın tek yolu ıssız bir yerde yaşamaktır.

... é muito fácil deixarem escapar a abordagem do inimigo. Esta pode ser a melhor hipótese da leoa.

...düşmanın yaklaştığını kaçırmaları işten bile değil. Bu, dişi aslan için en iyi fırsat olabilir.

É uma sonda a que nenhuma larva consegue escapar. À noite, a selva enche-se de animais rastejantes.

Hiçbir kurtçuk bu sondadan kaçamaz. Yağmur ormanını geceleyin böcekler basar.

- Todo mundo no aposento deu um suspiro de alívio.
- Todos na sala deixaram escapar um suspiro de alívio.

Odadaki herkes rahat bir nefes verdi.