Translation of "Energia" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Energia" in a sentence and their turkish translations:

Energia solar é uma fonte limpa de energia.

Güneş enerjisi temiz bir enerji kaynağıdır.

Usa energia solar.

O, güneş enerjisi kullanır.

A energia solar é uma nova fonte de energia.

Güneş enerjisi yeni bir enerji kaynağıdır.

Mas dá-me energia.

Ama biraz enerji.

Tem de poupar energia.

Enerjisini muhafaza etmeli.

Temos de economizar energia.

Elektriği tasarruf etmeliyiz.

Estou sem energia hoje.

Bugün enerjim yok.

Ele está sem energia.

Onun enerjisi tükendi.

- Estamos na era da energia nuclear.
- Estamos na era da energia atômica.

Atom enerjisi çağındayız.

Deve dar-me alguma energia.

Biraz enerji verecektir.

Séculos atrás, sua energia acabará

yüzyıllar önce enerjisi tükenecek

E até ficar sem energia

ve enerjisi tükeninceye kadar

Tinha tanta energia para devolver.

Geri verecek çok enerjim vardı.

A energia nuclear é segura.

Nükleer enerji güvenlidir.

O café te proporciona energia!

Kahve sana enerji verir!

A energia vem de dentro.

Enerji içeriden gelir.

Ele está cheio de energia.

- O kişi çok enerjik.
- O enerji doludur.

Ele ficou totalmente sem energia.

Enerjisini yitirdi.

Esses aparelhos consomem muita energia.

Bu cihazlar çok enerji tüketiyor.

Ao menos, dá-me alguma energia.

Tamam, bu biraz enerji verecektir.

É essencial termos energia para andar.

Enerji devam edebilmemiz için gerekli,

Isto significa comida. Isto significa energia.

Yiyecek anlamına geliyor. Bu da enerji demek.

Sobre isso diz constantemente baixa energia

bunun hakkında sürekli düşük enerjili diyor

Vamos falar sobre a energia solar.

Güneş enerjisinden bahsedelim.

Deveríamos fazer uso da energia atômica.

Atom enerjisinden faydalanmalıyız.

- A energia acabou.
- A força caiu.

Elektrik kesildi.

Eles são contra a energia nuclear.

Onlar nükleer güce karşılar.

As crianças são cheias de energia.

Çocuklar enerji dolu.

Não podemos trabalhar sem energia elétrica.

Elektrik olmadan çalışamayız.

O peixe tem muita proteína e energia.

Balık iyi proteinlerle, iyi enerjiyle doludur

O cientista está trabalhando com energia atômica.

Bilimci atom enerjisi üzerine çalışıyor.

A energia solar não ameaça o meio.

Güneş enerjisi çevreyi tehdit etmez.

A energia atômica é cara e perigosa.

Atom enerjisi pahalı ve tehlikeli.

Nós devemos desenvolver fontes de energia renováveis.

Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı geliştirmeliyiz.

Os jovens normalmente são cheios de energia.

- Genç insanlar genelde enerji dolu.
- Gençler genelde enerji doludur.

O calor é uma forma de energia.

Isı bir enerji şeklidir.

A energia hidráulica é um recurso renovável.

Hidroelektrik yenilenebilir bir kaynaktır.

O que causou a falta de energia?

- Elektrik kesintisine ne neden oldu?
- Elektrik kesintisine ne sebep oldu?

Não misture bebidas de energia com álcool.

Enerji içeceklerini alkolle karıştırma.

- Eu não tinha energia o suficiente para fazer aquilo.
- Eu não tinha energia o suficiente para fazer isso.

Bunu yapmak için yeterince enerjim yoktu.

Sabem mal, mas... Têm muita proteína e energia.

Tadı oldukça kötü ama... ...iyi protein, iyi enerji.

Há um aumento na energia bonita, ele continuou.

güzel enerji de artış var devam et demişti

Meu pai trabalha para a companhia de energia.

Babam bir enerji şirketi için çalışmaktadır.

Eles não têm nenhuma fonte alternativa de energia.

Onların alternatif enerji kaynakları yoktu.

Precisamos pensar em usos pacíficos da energia atômica.

Biz atom enerjisinin barışçıl kullanımı hakkında düşünmeliyiz.

Precisamos de investir em energia limpa e renovável.

Temiz, yenilenebilir enerjiye yatırım yapmalıyız.

O ferro de passar consome bastante energia elétrica.

- Ütü fazlaca elektrik kullanır.
- Ütü çok elektrik harcar.

Tom esqueceu de pagar a conta de energia.

Tom elektrik faturasını ödemeyi unuttu.

- Ela devotou toda a sua energia para estudar espanhol.
- Ela se dedicou com toda a energia ao estudo do Espanhol.

Bütün enerjimi İspanyolca eğitimine adadım.

Porque as fontes de energia no veículo de exploração

çünkü keşif aracındaki enerji kaynakaları

Paremos para pensar o quanto dependemos da energia atômica.

Atom enerjisine ne kadar bağlı olduğumuzu düşünmekten vazgeçelim.

Poupe sua energia. Você vai precisar dela mais tarde.

Gücünü koru. Daha sonra ona ihtiyacın olacak.

Esta tecnologia reduzirá drasticamente o custo da energia solar.

Bu teknoloji güneş enerjisinin maliyetini şiddetle düşürecektir.

O urânio é usado na produção de energia nuclear.

Uranyum nükleer enerji üretiminde kullanılır.

A energia atômica pode ser usada para fins pacíficos.

Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.

A queda da energia elétrica causou danos ao computador.

- Elektrik kesintileri bilgisayara hasar verdi.
- Elektrik kesintileri bilgisayara zarar verdi.

A energia atômica pode ser utilizada para propósitos pacíficos.

Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.

Sem dúvida que me dava jeito ter mais energia agora.

Kesinlikle daha fazla enerjiye ihtiyacım olduğunu hissediyorum.

Alguns hibernam, o seu corpo gasta o mínimo de energia.

Bazısı kış uykusuna yatarak asgari enerji harcıyor.

Essa energia chegará ao lado em que estamos desta vez

o enerji bu sefer bizim olduğumuz tarafa doğru gelecek

Que um homem de baixa energia nunca governaria a América

düşük enerjili bir adamın asla Amerika'yı yönetemeyeceğini

As células têm a capacidade de transformar alimentos em energia.

Hücrelerin gıdayı enerjiye dönüştürme güçleri var.

A humanidade conseguirá usar a energia nuclear de forma pacífica.

İnsanlık nükleer enerjinin barışçıl kullanımında başarılı olacaktır.

O Tom não tem tanta energia quanto ele costumava ter.

Tom'un eskisi kadar çok enerjisi yok.

A energia solar está ficando mais barata a cada ano.

Güneş enerjisi her yıl daha ucuzluyor.

Não me vai dar muita energia, mas vai dar-me alguma.

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek.

Ao atingirem a atmosfera, a sua energia transforma-se em luz.

Atmosfere çarptıklarında enerjileri ışığa dönüşür.

Usará toda a sua energia para voar vários quilómetros numa noite.

Enerjisini son damlasına kadar harcayarak tek gecede birkaç kilometre uçacak.

E, de repente, percebi que tinha energia para voltar a filmar.

Birden tekrar fotoğraf ve film çekmek için enerjim olduğunu fark ettim.

Você não esqueceu de pagar a conta de energia elétrica, esqueceu?

Elektrik faturasını ödemeyi unutmadın, değil mi?

31 porcento da eletricidade da Alemanha vem de fontes renováveis de energia.

Almanya'nın elektriğinin yüzde 31'i yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanır.

Mas ovas são quase sempre uma bela fonte de energia para o sobrevivente,

Ama hayatta kalmak isteyen için yumurtalar harika enerji kaynağıdır.

A verdade é que teria de juntar quantidades enormes, para obter alguma energia.

Şöyle ki bunlardan çok enerji alabilmem için avuç avuç toplamam gerekiyor.

A primeira energia foi liberada quando ocorreu uma quebra no fundo do oceano

okyanus tabanında bir kırılma meydana geldiğinde ilk enerji açığa çıktı

Sabendo que precisamos de alta energia, sabemos que as pessoas sempre dizem humilhantes.

bize yüksek enerji lazım diyerek insanlara sürekli aşağılayıcı laflarda bulunduğunu biliyoruz

- Concentrei todos meus esforços no problema.
- Coloquei toda a minha energia no problema.

Tüm enerjimi sorun üzerinde yoğunlaştırdım.

- Você pagou a conta de energia elétrica?
- Você pagou a conta de eletricidade?

Elektrik faturasını ödedin mi?

Mas teria de comer uma quantidade enorme para ter um aporte de energia significativo.

Ama kayda değer bir enerji almak için bundan çok fazla miktarda yemem lazım.

- A força da água gira a roda.
- A energia hidráulica faz girar a roda.

Çarkı su gücü çeviriyor.

Quanto tempo e energia você gasta em projetos que não lhe dão retorno financeiro?

Sana para kazandırmayan projelere ne kadar zaman ve enerji harcarsın?

Não me vai dar muita energia, mas vai dar-me alguma. Vou retirar o exterior da casca.

Çok enerji vermeyecektir ama elbet bir şey verecek. Bakın, ağacın kabuğundan bir parça alırsanız

Durante o dia, as algas que vivem no interior dos corais transformam a energia do Sol em alimento.

Gün içerisinde, mercanların içinde yaşayan algler güneş enerjisini yiyeceğe dönüştürür.

A energia hidráulica é um recurso renovável, mas o petróleo, o carvão e o gás natural não o são.

Hidroelektrik yenilenebilir bir kaynaktır ama petrol, kömür ve doğal gaz değil.

Muitas pessoas não sabem que podemos comer uma parte dos pinheiros. Não me vai dar muita energia, mas vai dar-me alguma.

İnsanlar köknar ağacının bir kısmının yenebildiğini bilmezler. Çok enerji vermeyecektir, ama elbet bir şey verecek.