Translation of "Cuidar" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Cuidar" in a sentence and their turkish translations:

- Elas vão cuidar dele.
- Eles vão cuidar dele.

Onlar ona bakacaklar.

Cuidar de alguém.

Birileriyle ilgilenmek.

- Nós vamos cuidar de Tom.
- Vamos cuidar do Tom.

Tom'la ilgileneceğiz.

- Eles vão cuidar do Tom.
- Elas vão cuidar do Tom.

Onlar Tom'la ilgilenecek.

- Você tem de se cuidar.
- Vocês têm de se cuidar.

Kendine bakmalısın.

Você quer cuidar disso?

Ona dikkat etmek ister misin?

Eu posso cuidar disso.

Ona bakabilirim.

Posso cuidar disso imediatamente.

Onunla hemen ilgilenebilirim.

Você deve se cuidar.

Kendinize dikkat etmelisiniz.

Vou cuidar desta criança.

Ben bu çocuğa bakacağım.

Nós devemos nos cuidar.

Kendimize bakmalıyız.

Vamos cuidar dos nossos professores

öğretmenlerimize sahip çıkalım

Você deveria se cuidar melhor.

Kendine daha iyi bakmalısın.

Tom vai cuidar de Mary.

Tom, Mary'ye bakacak.

Acho que podemos cuidar disso.

Sanırım bununla başa çıkabiliriz.

Obrigado por cuidar das crianças.

Çocuklara baktığınız için teşekkürler.

Fadil queria cuidar de Layla.

Fadıl, Leyla'ya bakmak istedi.

Você precisa cuidar disto imediatamente.

Bununla hemen ilgilenmen gerek.

Você precisa cuidar disso imediatamente.

Onunla hemen ilgilenmen gerek.

Quem vai cuidar das crianças?

Çocuklara kim bakacak?

Ainda tenho algumas coisas para cuidar.

- Hâlâ ilgilenmem gereken bazı şeyler var.
- Hâlâ dikkat etmem gereken bazı şeyler var.

Sua responsabilidade era cuidar das crianças.

Onun görevi çocuklara bakmaktı.

Obrigado por cuidar de minha irmã.

Kız kardeşime baktığın için teşekkürler.

É importante cuidar da sua pele.

Cildinize özen göstermeniz önemlidir.

Temos famílias e precisamos cuidar delas.

İlgilenmek zorunda olduğumuz ailelerimiz var.

O Tom pode se cuidar sozinho.

Tom kendine bakabilir.

Obrigado por cuidar do meu cachorro.

Köpeğime baktığın için teşekkürler.

Você precisa cuidar do seu corpo.

Vücuduna dikkat etmen gerek.

Meu trabalho é cuidar do bebê.

Benim işim bebeğe bakmak.

Ele gosta de cuidar do jardim.

Bahçeyle ilgilenmekten hoşlanır.

Cuidar do bebê é meu trabalho.

Bebeğin bakımı benim görevim.

Quem vai cuidar do seu cachorro?

Köpeğine kim bakacak?

- Nós vamos cuidar do Tom.
- Nós vamos cuidar bem do Tom.
- Cuidaremos bem do Tom.
- Nós cuidaremos bem do Tom.
- Vamos cuidar bem do Tom.

Tom'a iyi bakacağız.

Por favor, vamos cuidar de nossos filhos

lütfen çocuklarımıza sahip çıkalım

Eu tive de cuidar do seu bebê.

Onun bebeğine bakmak zorundaydım.

Você pode cuidar do meu cachorro amanhã?

Yarın köpeğime bakar mısın?

Temos que cuidar de nós mesmos agora.

Şimdi kendimize bakmak zorundayız.

- Deixe-me cuidar disso.
- Deixa para mim.

Bırak bunu ben halledeyim.

Tom não poderia cuidar de si mesmo.

Tom kendine bakamadı.

Você deveria cuidar melhor da sua saúde.

Sağlığına daha fazla dikkat etmelisin?

- Nós vamos cuidar dele.
- Nós cuidaremos dele.

Biz onunla ilgileneceğiz.

Eu prometo que vou cuidar de você.

Sana bakacağıma sana söz veriyorum.

Você mesmo deve cuidar do seu cachorro.

Köpeğine kendin bakmalısın.

- Eu adoro o seu jeito de cuidar de mim.
- Eu adoro seu jeito de cuidar de mim.

Benimle ilgilenme tarzını seviyorum.

- Tom é perfeitamente capaz de cuidar de si mesmo.
- Tom é perfeitamente capaz de cuidar dele mesmo.

Tom mükemmel bir şekilde kendine bakabilir.

Meu tio me pediu para cuidar das galinhas.

Amcam tavuklara bakmamı istedi.

Ambos tu e eu devemos cuidar do cão.

Hem sen hem de ben köpeğe bakmalıyız.

Você não se aborrece em cuidar de bebês?

Pisliklere bebek bakıcılığı yapmaktan bıkmadın mı?

Ele mandou dinheiro para ajudar a cuidar dela.

Ona bakmak için para gönderdi.

Você deveria cuidar das crianças de vez em quando.

Zaman zaman çocuklara bakmalısın.

Você é grande o suficiente para se cuidar sozinho.

Kendine bakacak kadar yeterince yaşlısın.

- Tom vai cuidar de Mary.
- Tom cuidará de Mary.

Tom, Mary'ye bakacak.

A esposa dele está esgotada depois de cuidar das crianças.

Karısı, çocuklara baktıktan sonra bitkin düşmüş.

Os bebês não são capazes de cuidar de si próprios.

Bebekler kendilerine bakabilme yetisine sahip değillerdir.

Como devemos cuidar de nossos idosos ou vizinhos em risco,

Yaşlı veya risk altındaki komşuların bakımına nasıl yaklaşmalıyız,

Ela não tem amigos nem parentes que possam cuidar dela.

Ona bakacak hiçbir arkadaşı ya da akrabası yok.

O Tom pagou para a Mary cuidar de seus filhos.

- Tom çocuklarına bakıcılık yapması için Mary'ye para verdi.
- Tom çocuklarına bakması için Mary'ye para ödedi.

Está a oxigenar os ovos com o sifão, a cuidar deles.

Yumurtalara sifonuyla oksijen veriyor, onlara göz kulak oluyordu.

Tom mandou dinheiro para ajudar Mary a cuidar dos filhos dela.

Tom çocuklarına bakmasına yardım etmek için Mary'ye para gönderdi.

Quem é que vai cuidar do meu cachorro enquanto eu estiver fora?

Gittiğim zaman köpeğimle kim ilgilenecek?

Minha irmã ajudou mamãe a cuidar de mim quando eu era bebê.

Kız kardeşim anneme ben bebekken bana bakması için yardım ederdi.

De agora em diante, você vai ter que cuidar de si mesmo.

Şu andan itibaren, kendinle ilgilenmek zorunda olacaksın.

- Cuidar de um filho custa uma fortuna.
- Criar um filho custa uma fortuna.

Çocuk yetiştirmek, bir servete mal oluyor.

- Agora eu posso cuidar de mim mesmo.
- Agora eu posso cuidar de mim mesma.
- Agora eu posso tomar conta de mim mesmo.
- Agora eu posso tomar conta de mim mesma.

Şimdi kendime bakabiliyorum.

Na Tailândia, cuidar das crianças não é responsabilidade do pai; é totalmente da mãe.

Tayland'da, çocuk yetiştirme babanın sorumluluğu değildir; tamamen anneye aittir.

Me pergunto se Tom se importaria em cuidar de nossos filhos amanhã a noite.

Tom'un yarın gece çocuklarımıza bakıp bakmayacağını merak ediyorum.

Se Tom e Mary forem ambos para a prisão, quem vai cuidar dos filhos deles?

Hem Tom hem de Mary ceza evine giderse, onların çocuklarına kim bakacak?

Para os idosos que possam cuidar de suas próprias atividades em seu dia-a-dia...

Günlük yaşam aktivitelerine dikkat edebilen yaşlılar için ...

- O problema deve ser resolvido.
- O problema deve ser abordado.
- É preciso cuidar dessa questão.

Sorunun icabına bakılmalı.

- Quem vai cuidar do seu cachorro?
- Quem é que vai tomar conta do seu cachorro?

Köpeğine kim bakacak?

Por que não deixamos Tom cuidar desse assunto? Afinal de contas, ele é o perito, certo?

Neden Tom'un bu mesele ile ilgilenmesine izin vermiyoruz? Nede olsa, o uzman, değil mi?