Examples of using "Znać" in a sentence and their turkish translations:
Size bildireceğim.
Tom'u tanıyor olabilirim.
Gerçekleri bilmek istiyoruz.
Keşke Fransızca konuşabilseydim.
Sana önceden bildireceğim.
Lütfen bana bildirin.
O, cevabı bilmiş olabilir.
Tom gerçeği bilmiş olmalıydı.
Tom gerçeği bilmeli.
Tom cevabı bilebilir.
Gerçeği bilmek istiyor.
Tom gerçeği bilmek istiyor.
Onun adını bilmem gerekiyor.
Amaçlarını bilmem gerekiyor.
Sana yarın bildireceğim.
Size önceden bildireceğim.
Köklerini tanı.
Tom gerçeği bilmek istiyordu.
Karayolları trafik kanununu bilmelisin.
Ben daha sonra sana bildireceğim.
Gerçeği öğrenmek istediğin için buraya geldin.
Bana niye söylemedin?
O, gerçeği bilemez.
- Gerçeği bilmeyi hak ediyor.
- O, gerçeği bilmeyi hak ediyor.
Senin aradığını onlara bildireceğim.
Senin aradığını ona bildireceğim.
Senin aradığını ona bildireceğim.
Pazartesi günü sana bildireceğim.
Sen de Bay Kimura'yı tanıyorsun, değil mi?
Fikrini değiştirirsen bana bildir.
Ben sana ne olduğunu bildireceğim.
Daha sonra sonuçları bana bildirin.
Ne yapabileceğimi bana bildir.
Bir sorunumuz olduğunu Tom'a bildir.
Havaalanına ne zaman varacağını bana bildir.
Herhangi bir değişiklik yapmam gerekip gerekmediğini bana bildir.
Sırrımı bilmek ister misin? Çok basit...
Seni gidişattan haberdar edeceğim.
Ne zaman varacağımızı Tom'a bildireceğim.
O olursa sana bildireceğim.
Gerçeği bilmeyi hak ediyorum.
Tom'un bilmesine izin ver.
Geç kalacağımızı Tom'a bildirmek istiyorum.
Eve geldiğimde ona haber vereceğim.
bu sırada izleyicinin hangi tarafta olduğumuzu bilmesine yarıyor.
Tom gerçeği bilmek istiyor.
Cevabı öğrenmek için gerçekten soru sorman gerekiyor mu?
Keşke Fransızca konuşabilseydim.
Er ya da geç Mary'ye bildirmelisiniz.
Eğer Tom erken gelirse sana bildiririm.
Garip bir şey olursa haber veririm.
Lütfen bana onun ne zaman döneceğini söyle.
Yapabileceğim bir şey olup olmadığını bana bildirin.
Neden bana Boston'da olduğunu bildirmedin?
Eğer Boston'a gelirsen kesinlikle beni ara.
Onları bilmek istiyorsan onları sana anlatabilirim.
Neden bana New York'ta olduğunu bildirmedin?
Muhtemelen ne olduğunu Tom'a bildirmeliyiz.
Durumu görüşmek istiyorsanız, lütfen bize bildirin.
Eğer ana dili İngilizce olan biriyle çalışmak istiyorsanız, lütfen benimle iletişime geçin.
Bu bilgisayarı kullanmak isterseniz lütfen hemen bana bildirin.
Yardım etmek için yapabileceğim bir şey varsa, lütfen bana bildirin.
Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.
Bana cevap yazmazsan, beni tanımak istemediğini düşünmeye başlayacağım.
Aksine eğer size yazmazsam, pazar günü sizi ziyaret edeceğim.
Keşke yardım istemeden bu projeyi nasıl bitirebileceğimi çözebilsem.
Keşke çok para ödemeden arabamı nasıl boyatacağımı bulabilsem.
Aklınıza bir şey gelirse lütfen bizi bilgilendirin.