Examples of using "Zdjęcie" in a sentence and their turkish translations:
Resmimizi çek.
Bu bir resim.
Benim bir resmime sahip misin?
Bu resmi Tom'a gösterdin mi?
Sende Tom'un fotoğrafı var mı?
Sana bir resim göndereceğim.
Bir fotoğraf çekebilir miyim?
İşte, Tom'un bir resmi.
Fotoğraf çektirelim.
Onun bir resmini getirdim.
Ne güzel bir resim!
Bu yıllar önceydi. 1977'de.
Bana resmi gösterir misin?
Bu resim siyah ve beyaz.
Fotoğraf USB çubuğunda.
Tom bana bir resim gösterdi.
Bu fotoğrafa bak.
Onun fotoğrafını nerede buldun?
Onun fotoğrafını nerede buldun?
Bana onun resmini gösterdi.
Bu resmi kim çekti?
Telefonunla bir resim çek.
Fotoğrafımı çektirdim.
Bu, benim evimden bir fotoğraftır.
- Resmini çekebilir miyim?
- İzin ver senin fotoğrafını çekeyim.
Resmini istiyorum.
O resmi bana gösterebilir misin?
Bu fotoğraf bana İskoçya'yı hatırlatıyor.
Bu resim bana çocukluğumu hatırlatıyor.
Polis bana senin resmini gösterdi.
Bu fotoğraf Nara'da çekilmiştir.
- O kız kardeşimin fotoğrafı.
- Bu, kız kardeşimin bir resmidir.
Onun resmini seviyorum.
Onun resmini seviyorum.
Bu, Torn'un ailesiyle olan bugünkü fotoğrafı.
Bu resmi çeken fotoğrafçıyı tanıyorum.
O, gizlice bana onun resmini gösterdi.
Büyükbabamın resmi duvardadır.
Tom iPhonu ile Mary'nin fotoğrafını çekti.
Ancak cenazeden bir hafta sonra bu resme baktı
Arka planda deniz manzaralı bir resmimizi çektirelim.
Fotoğraf beni çocukluk günlerime geri götürüyor.
Tom Mary'ye resmi ona kimin verdiğini sordu.
Tom hızla masadaki fotoğrafa baktı.
Bu, geçen hafta çektiğim bir resimdir.
Ve bu resmin anlattığı başka bir şey daha var:
Bu fotoğraf çok bulanık. Yüzünü ayırt edemiyorum.
Bu fotoğrafı görünce ailemi düşünüyorum.
Geriye dönüp bakıldığında, belki de o fotoğrafı benim bloğa koymamalıydım.
Tom resmi nereye asmak istiyor?
Bir resmin nasıl yükleneceğini bilmiyorum.