Examples of using "Również" in a sentence and their turkish translations:
Sen de.
Ben de kek severim.
Aynı zamanda "iyi" anlamına gelir.
Bu orman faresi gibi onlar da kış uykusuna yatmıyor.
ve küresel pazarda
Ben de bilmek istiyordum.
Tom da konuştu.
Bu ilişkilendirilmeler hayvanlar için bile geçerli.
başkalarını da görüyorsunuz:
Ama suya da ihtiyacımız olacak.
Ama suya da ihtiyacımız olacak.
Ayrıca bir araba kiralayabilirsin.
- Bu olasılığı da göz önüne aldım.
- Bu olasılığı da düşündüm.
Fransızca da konuşurum.
- Ben de Tom hakkında endişeliyim.
- Ben de Tom için endişeliyim.
Örümceklerin de sevgiye ihtiyacı var.
ve bu da önemlidir.
Ben de bir ata binebilirim.
Bu da bir elma.
O da bir araba kiralayabilirdi.
Ben de gittim.
annemin de ortak ebeveyni olabilirdi.
Bu da oldukça zor.
Sosisli sandviç de vardır.
Bence değerli olan şeyi yapmanın birçok başka kişisel faydası da var.
Tom da partiye geliyor.
Aynı zamanda yengeçlerle dolu.
ve hatta tele satışlar ve müşteri hizmetleri
Yani bu da insanlar için yapılmış
Bu da bir Platinum LEED binasıdır.
Sen de Bay Kimura'yı tanıyorsun, değil mi?
O,onu seviyor. O da onu seviyor.
Ayrıca Piotr ve Lech de iyi arkadaşlardır.
Ayrıca Felicja'nın da sarı düz saçları var.
Onlar ayrıca Snow White'ın dinsiz üvey annesini de davet ettiler.
Ama aynı zamanda özelleştirilmiş kitlesel gözetlemeye başka bir kapı açıyor.
aynı zamanda küresel ısınmaya dikkat çekmeyi de başarırız.
Aynı zamanda daha az miktarda salınım demek.
Burada da kişisel deneyimlerime dayanarak konuşabilirim.
Yamamoto da arkadaşlarımdan biridir.
"Yandex" arama motoru Tatar dilini de desteklemeye başladı.
Tom ayrıca sağ ayağındaki ayak başparmağını kırdı.
- Siyah da var mı?
- Bunun siyah olanından da var mı?
yalnızca akademiden değil ayrıca hastalardan
O sadece zeki değil, aynı zamanda sevimli.
Ayrıca kardiyak vaka oranı neredeyse iki katına çıktı,
Aynı zamanda onları ele veriyor. Çoğu av hüsranla sonlanıyor.
Fakat yüz maskelerinin doğru takılması da bunda bir rol oynayabilir.
Kanun aynı zamanda "yabani hayvanların evcilleştirilmesini ve çoğaltılmasını" da teşvik ediyordu.
Tom da pikniğe gitmek istiyor, onu davet etmeliyiz.
Yalnızca Fransızca değil, İspanyolca da konuşuyor.
Ben de keki severim.
Tom İspanyolca konuşuyor, ve Betty de.
Ben de bir öğretmenim.
ve göreceksiniz ki biz ayrıca daha uzun mesafeli, daha küçüklerini üretiyoruz
Sadece Esperantist'ler değil fakat aynı zamanda Esperanto destekçileri de kongreye katılabilirler.
Gökyüzü mavidir, deniz de mavidir. Gökyüzü ve deniz mavidir.
uluslararası şirketler için gizlilik de sağlıyorlar. Lakin hala hepsi fakir ülkeler.
Tom'da örgü örmeyi sever.
O da Japonca öğrendi mi?
Bununla bitmiyor. Bu durum ayrıca İsviçre vatandaşlarının iş başlatmaya yardımcı oluyor.
Birleşik Devletler ve İngiltere'nin farklı işaret dilleri vardır. Meksika İşaret Dili de İspanyolca İşaret Dili'nden farklıdır.
"Benimle Fransızca da konuş, sadece Almanca değil!" "Hayır, çünkü bir kez başlarsam bu bir alışkanlık olacak ve ben nasıl Almancamı geliştireceğim?"
Yöneticiler tarafından aksi kararlaştırılmadıkça, şirket kaşesi varsa ve bir belgeye basılmışsa, belge ayrıca en az imzayı onaylayan bir tanığın huzurunda bir yetkili kişi tarafından imzalanmış olmalıdır.