Examples of using "Mówił" in a sentence and their turkish translations:
O konuşuyordu.
Tom konuştu.
Çok yüksek sesle konuştu.
Tom da konuştu.
Tom doğru sözlüydü.
Tom terbiyesizce konuşur.
''Hepimiz öleceğiz, Susie'' derdi.
Tom çok fazla konuştu.
Birisi bana söyledi.
Tom niçin konuşmadı?
Tom çok iyi konuştu.
Tom neredeyse hiç konuşmadı.
Onun onu söylediğini hatırlamıyorum.
Tom'un gerçeği söylediğini düşünüyor musun?
- Tom konuşmaya devam etti.
- Tom konuşmayı sürdürdü.
Tom, Mary'yle ne hakkında konuştu?
Tom tüm zaman konuşuyordu.
Tom bu konuda konuşmadı.
Tom benimle konuşmuyordu.
Onun o konuda bir şey söylediğini hatırlıyorum.
Amerikalı çocuk bozuk Japoncayla konuştu.
Tom Mary hakkında bir şey söyledi mi?
Tom Boston'da yaşadığını söyledi.
Onun akıcı İngilizce konuştuğunu duydum.
- Tom görüşmede Fransızca konuştu.
- Tom toplantıda Fransızca konuştu.
Tom oldukça akıcı biçimde Fransızca konuştu.
Tom ava gittiğini söyledi.
Tom benim hakkımda bir şey söyledi mi?
Tom benim hakkımda başka herhangi bir şey söyledi mi?
Tom çekim hakkında bir şey söyledi mi?
Tom biraz daha zamana ihtiyacı olduğunu söyledi.
Sen benimle o biçimde konuşmayacaksın.
Test ettikleri şeyleri ve buldukları ilginç sonuçları
herkes muhtemelen sosyal demokrasinin
Tom yıllarca Fransızca konuşmadı.
Biri bana Mary'nin kocasından ayrıldığını söyledi.
Tom'un onun hakkında konuşacağını düşündüm.
- Burada olduğunu kimse bana söylemedi.
- Burada olduğunuzu kimse bana söylemedi.
Babam bana bu yerden bahsetti.
Tom benim için bir işi olduğunu söyledi.
Tom iyi hissetmediğini söyledi.
- Tom kendini güvende hissetmediğini söyledi.
- Tom, kendisini güvende hissetmediğini söyledi.
Tom ile konuşurken dikkatli ol.
Tom, Mary'yle konuşacağını söyledi.
Onun bir yerli konuşur gibi sesletim yapacağını sanmıyorum.
Tom, görünüşe göre yapacağını söylediği şeyi yapmadı.
Tom hâlâ konuşmadı.
Birisi bana Tom'un bir tarikata katıldığını söyledi.
Şimdi sana ondan bahsetmesem iyi olur.
Polis, çocuklarla elinden geldiğince samimi bir şekilde konuştu.
Tom Boston'da yaşadığını bana hiç söylemedi.
O senden seks yaşamını anlatmanı istemiyor.
Tom bana asla Harvard'a gitmek istediğini söylemedi.
Tom'un Boston'da kaç yıl yaşadığını söylediğini hatırlamıyorum.
Tom biraz daha yavaş konuşursa, insanlar onu daha iyi anlayabilir.
Tom bir daha asla benimle o şekilde konuşmadı.
Tom Mary'ye Fransızca konuştu, ama o İngilizce cevap verdi.
Kim konuştu?
Baba oğullarına azıcık söyledi.
Bir yerli gibi konuşmama gerek yok, ben sadece akıcı olarak konuşabilmeyi istiyorum.
Tom daha iyi Fransızca konuşabilseydi gerçekten nasıl hissettiğini herkese söyleyebilirdi.
Ne kadar çabalarsam çabalayayım bir yerli gibi sesletim yapacağımı sanmıyorum.
Bir yerli gibi konuşabilmemin gerekli olduğunu düşünmüyorum, sadece akıcı şekilde konuşabilmeyi istiyorum.
Onun ve Mary'nin Fuji dağına tırmandıkları zamanı Tom'un bana anlattığını hatırlıyorum.
Bir yerli gibi konuşacağımı sanmıyorum ve gerçekten konuşmam gerektiğini sanmıyorum.
Tom'un ne yapmanı tavsiye ettiğini bilmiyorum fakat ondan Mary'ye bahsetmemeni öneririm.
Sorunu nasıl çözeceğimi biliyorum fakat sana söylememem rica edildi.
Birisi bana içtiğin her sigara ömründen yedi dakika alır dedi.