Translation of "Pamiętam" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Pamiętam" in a sentence and their turkish translations:

- Pamiętam to.
- Tak, pamiętam.

- Onu hatırlıyorum.
- Onu elbette hatırlıyorum.

Pamiętam.

Hatırlıyorum.

Nie pamiętam.

Hatırlamıyorum.

Pamiętam to.

Onu hatırlıyorum.

Wszystko pamiętam.

Ben, her şeyi hatırlıyorum.

Pamiętam twoją twarz, ale nie pamiętam twojego imienia.

Senin yüzünü hatırlıyorum ama senin adını hatırlamıyorum.

Pamiętam jej twarz, ale nie pamiętam jej imienia.

Onun yüzünü hatırlıyorum ama onun adını hatırlamıyorum.

Wszystko... pamiętam wszystko.

Her şeyi, her şeyi hatırlıyorum.

Nic nie pamiętam.

Ben herhangi bir şey hatırlamıyorum.

Naprawdę nie pamiętam.

Ben gerçekten hatırlayamıyorum.

Pamiętam to dobrze.

Ben onu iyi hatırlıyorum.

Pamiętam to uczucie.

O duyguyu hatırlıyorum.

Pamiętam to miejsce.

Bu yeri hatırlıyorum.

Nie pamiętam wiele.

Çok hatırlamıyorum.

Pamiętam tę mapę.

Bu haritayı hatırlıyorum.

- Nie pamiętam, co mam zrobić.
- Nie pamiętam, co powinienem zrobić.

Ne yapmam gerektiğini hatırlamıyorum.

Pamiętam, że widziałem go.

Onu gördüğümü anımsıyorum.

Nie pamiętam gdzie mieszkasz.

Senin nerede yaşadığını hatırlamıyorum.

Pamiętam co on powiedział.

- Onun ne söylediğini hatırlıyorum.
- Ne dediğini hatırlıyorum.

Pamiętam, co to było.

Ne olduğunu hatırlıyorum.

Nie pamiętam twojego imienia.

- Ben senin adını hatırlamıyorum.
- Adınızı hatırlamıyorum.

Niezbyt pamiętam jej drugą połówkę,

Lenie'nin eşi hakkında pek bir şey hatırlamasam da

Nie pamiętam, gdzie to kupiłem.

Bunu nereden aldığımı hatırlamıyorum.

Nie pamiętam, żeby tak mówił.

Onun onu söylediğini hatırlamıyorum.

Pamiętam, że spotkałem ich gdzieś.

Onlarla bir yerde karşılaştığımı hatırlıyorum.

Nie pamiętam, kto to powiedział.

Bunu kimin söylediğini hatırlamıyorum.

Tom jest tutaj odkąd pamiętam.

Tom hatırlayabildiğim kadarıyla burada.

Mgliście pamiętam spotkanie z nim.

Onunla karşılaştığımı hayal meyal hatırlıyorum.

Pamiętam, że wysłałem ten list.

Ben mektubu postaladığımı hatırlıyorum.

Pamiętam, że raz ją widziałem.

Bir zamanlar onu gördüğümü hatırlıyorum.

Pamiętam, że się już spotkaliśmy.

Sizinle daha önce karşılaştığımı hatırlıyorum.

To najwspanialsze urodziny, jakie pamiętam!

Şimdiye kadar yediğim en iyi doğum günü yemeği.

Pamiętam, jak coś o tym mówił.

Onun o konuda bir şey söylediğini hatırlıyorum.

- Teraz już pamiętam.
- Teraz sobie przypominam.

Şimdi hatırlıyorum.

Pamiętam, że gdzieś już ją spotkałem.

Onunla bir yerde karşılaştığımı hatırlıyorum.

Wydaje mi się, że Cię pamiętam.

Seni hatırladığımı düşünyorum.

Jesteś piękna, tak jak ciebie pamiętam.

Hatırladığım kadar güzelsin.

Przepraszam. To naprawdę wszystko, co pamiętam.

Üzgünüm. Gerçekten tüm hatırladığım bu.

Bardzo dobrze pamiętam nazwisko tego człowieka.

O adamın adını çok iyi hatırlıyorum.

Pamiętam, że raz słyszałem tę historię.

Ben bir zamanlar hikayeyi duyduğumu hatırlıyorum.

Pamiętam spotkanie z nim w Paryżu.

Onunla Paris'te tanıştığımızı hatırlıyorum.

Pamiętam, że spotkałem Toma w Bostonie.

Tom'la Boston'da görüştüğümüzü hatırlıyorum.

Pamiętam, że gdzieś już go spotkałem.

Onunla bir yerde buluştuğumuzu hatırlıyorum.

- Pamiętam pierwszy raz.
- Wspominam pierwszy raz.

Ben ilk seferi hatırlıyorum.

Pamiętam, jak oddawałem książkę do biblioteki.

Kitabı kütüphaneye iade ettiğimi hatırlıyorum.

Nie pamiętam, jak wylądowaliśmy w Bostonie.

Sonunda nasıl Boston'da olduğumuzu hatırlamıyorum.

- Prawdę mówiąc, nie pamiętam niczego, co wczoraj powiedziałem.
- Prawdę mówiąc, nie pamiętam niczego, co wczoraj powiedziałam.

Gerçeği söylemek gerekirse, dün söylediğim hiçbir şeyi hatırlamıyorum.

Nie pamiętam zbyt dokładnie twarzy mojej babci.

Babaannemin yüzünü tam olarak hatırlamıyorum.

Nie pamiętam, kiedy przeprowadził się do Bostonu.

Onun Boston'a ne zaman taşındığını hatırlayamıyorum.

Pamiętam, jak Cię widziałem w ubiegłym roku.

Geçen yıl seni gördüğümü hatırlıyorum.

Pamiętam, że zeszły grudzień był bardzo śnieżny.

Geçen aralık ayının çok karlı olduğunu hatırlıyorum.

Nie pamiętam, żebym prosił cię o radę.

Senden tavsiye istediğimi hatırlamıyorum.

Pamiętam, że zaskoczyła mnie w lesie harmonia barw,

Ormandaki renk harmonisine hayran kaldığımı hatırlıyorum

Nie pamiętam, kiedy po raz pierwszy spotkałem Toma.

- Tom ile ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum.
- Tom'la ilk kez ne zaman karşılaştık anımsamıyorum.

Nie pamiętam, gdzie po raz pierwszy spotkałem Toma.

Tom'la ilk defa nerede buluştuğumu hatırlayamıyorum.

Nawet nie pamiętam już od czego się zaczęło.

Bunun nasıl başladığını hatırlamıyorum bile.

Wciąż pamiętam, jak kiedyś pojechaliśmy razem na piknik.

Birlikte pikniğe gittiğimiz zamanı hâlâ hatırlayabiliyorum.

Nie pamiętam znaczenia słowa, które wczoraj odszukałem w słowniku.

Dün sözlükte baktığım kelimenin anlamını hatırlamıyorum.

- Nie mogę zapamiętać jego imienia.
- Nie pamiętam jego imienia.

Ben onun adını hatırlayamıyorum.

Nie pamiętam czy Tomasz pracuje z niesłyszącymi czy niewidomymi.

Tom sağırlarla mı, yoksa körlerle mi çalışıyor hatırlamıyorum.

Nie pamiętam, ile lat Tom mówił, że mieszkał w Bostonie.

Tom'un Boston'da kaç yıl yaşadığını söylediğini hatırlamıyorum.

Jeśli dobrze pamiętam, Boston jest piękny o tej porze roku.

Eğer doğru hatırlıyorsam Boston yılın bu zamanında güzeldir.

Nie pamiętam jaka była dokładna cena, lecz wynosiła ona około 170 dolarów.

Tam fiyatın ne olduğunu unuttum fakat 170 dolar civarındaydı.

Dużo wypiłem i nie pamiętam za dobrze, co się stało wczoraj wieczorem.

Dün gece çok içtim ne olduğunu çok fazla hatırlayamıyorum.

Kojarzę tego mężczyznę z twarzy, ale nie pamiętam jak ma na imię.

Adamın yüzünü hatırlıyorum, ama adını unutmuşum.

Pamiętam, że po mojej lewej znajdował się dziwny kształt. Kiedy płynąłem w dół…

Solumda garip bir şekil fark edip aşağı ilerlediğimi hatırlıyorum.

Pamiętam, że Tom mówił mi, o której weszli z Mary na górę Fuji.

Onun ve Mary'nin Fuji dağına tırmandıkları zamanı Tom'un bana anlattığını hatırlıyorum.

Są bardziej ekstremalne niż najbardziej szalone science fiction. Pamiętam dzień, w którym wszystko się zaczęło.

En çılgın bilim kurgularımızdan bile çok daha fazlası. Her şeyin başladığı o günü hatırlıyorum.

I pamiętam swoją młodość, która przeminęła. Moja towarzyszka jest moją ucieczką przed napięciem, a ja jestem tym dla niej.

gençlik yıllarımdaki hâlime bakıyorum, ki çoktan geçti gitti. Gerilimler karşısında hayat arkadaşıma sığınıyorum. O da bana sığınıyor.