Examples of using "Twarz" in a sentence and their turkish translations:
Yüz.
- Yüzünüzü yıkayın.
- Yüzünü yıka.
Yüzün kızarmış.
O, yüzünü bir havlu ile kuruladı.
Onun çok güzel bir yüzü var.
Git ve yüzünü temizle!
Onun yüzünü tokatladı.
Onun yuvarlak bir yüzü var.
Onun yüzüne tokat attım.
Onlar birbirleriyle yüzleştirildi.
Her sabah yüzümü yıkarım.
Tom'un yüzüne bak.
Tom'un yüzüne yumruk attım.
Yüzünüz solgun.
Ixtli'nin güzel bir yüzü var.
Yüzünü görebilmem için yakına gel.
Onun yüzü rahatsız olduğunu gösteriyordu.
Ben onun yüzünü sevmiyorum.
Kız, göz yaşlarıyla hâlâ ıslak yüzünü kaldırdı.
Mary'nin gülümseyen yüzü onun mutlu olduğunu gösterdi.
Ben Tom olsaydım Mary'nin yüzüne yumruk atardım.
Uzaktan bakıldığında taş bir insan yüzü gibi görünüyor.
Senin yüzünü hatırlıyorum ama senin adını hatırlamıyorum.
Mary'nin gülümseyen yüzü herkesin onun mutlu olduğunu bilmesine izin verdi.
Onun yüzünü hatırlıyorum ama onun adını hatırlamıyorum.
Uzaktan bakıldığında, kaya, bir insan yüzü gibi görünüyordu.
Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
- Benim doğru konuşup konuşmadığımı anlamak için gözleri yüzümü aradı.
- Doğru söyleyip söylemediğimi anlamak için beni iyice süzdü.
Sonunda gerçek yüzünü gösterdi.
Onun yüzüne tokat atmak yerine, ona tükürdü ve aşağılayarak uzaklaştı.
Onun yüzünü hatırlayabiliyorum ama onun adını hatırlayamıyorum.
Bu dağa tırmanarak,tehlikeyle yüzyüze kalacaksınız.