Translation of "Ojca" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Ojca" in a sentence and their turkish translations:

Znam twojego ojca.

- Ben senin babanı biliyorum.
- Senin babanı biliyorum.
- Babanı tanıyorum.
- Babanızı tanıyorum.
- Senin babanı tanıyorum.
- Sizin babanızı tanıyorum.
- Ben senin babanı tanıyorum.
- Ben sizin babanızı tanıyorum.

Słuchaj swojego ojca.

Babanı dinle.

Znasz mojego ojca?

Babamı tanıyor musun?

Proszę pozdrów ojca.

Babana en iyi dileklerimle.

Widziałem twojego ojca.

Babanı gördüm.

Teraz czas na ojca.

Artık baba da uyandı.

Jest podobny do ojca.

O benim babama benziyor.

Pomścił śmierć swojego ojca.

O ölen babasının intikamını aldı.

Nie zna swojego ojca.

O, babasını tanımıyor.

Zignorował rady swojego ojca.

Babasının tavsiyesini görmezden geldi.

Chciałabym poznać jego ojca.

Onun babasıyla tanışmak isterim.

Wczoraj spotkałem twojego ojca.

- Ben dün sizin babanızla tanıştım.
- Dün babanla karşılaştım.

Tutaj jest kapelusz ojca.

Babanın şapkası burada.

Życzenia zdrowia dla ojca.

Babanızın çabuk iyileşmesi için isteklerim.

To dziecko przypomina swojego ojca.

O çocuk babasına benziyor.

Poszedłem odprowadzić ojca na lotnisko.

Babamı uğurlamak için havaalanına gittim.

Spotkałem na ulicy jego ojca.

Caddede onun babasına rastladım.

Nigdy nie znałem swego ojca.

Babamı hiç tanımadım.

Poprosiłem mojego ojca o pomoc.

Babamın yardımını istedim.

Hobby mojego ojca to wędkarstwo.

Babamın hobisi balıkçılıktır.

Znam bardzo dobrze twojego ojca.

Babanı çok iyi tanıyorum.

Tom był kolegą mojego ojca.

Tom babamın bir arkadaşıydı.

To portret mojego zmarłego ojca.

Bu, rahmetli babamın bir portresi.

Profesor Hudson jest przyjacielem mojego ojca.

- Profesör Hudson babamın arkadaşıdır.
- Profesör Hudson babamın arkadaşı.

Ta cyja to prezent od ojca?

Mızıka onun babasından bir hediye mi?

Dziecko nie mogło pojąć śmierci ojca.

Çocuk, babasının öldüğünü kavrayabilecek durumda değildi.

Po śmierci ojca przejął rodzinny interes.

Babasının ölümünden sonra aile şirketinin sorumluğunu üstüne aldı.

Pokój mojego ojca jest bardzo duży.

Babamın odası çok büyüktür.

Myślisz, że jest podobny do ojca?

Onun babasına benzediğini düşünüyor musun?

Czasami słyszę ojca spiewającego w łazience.

Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.

Mojego ojca nie ma w domu.

Babam evde değil.

Niestety ojca nie ma w domu.

Maalesef babam evde değil.

Może być dumny ze swojego ojca.

O, babasıyla gurur duyabilir.

To jeden z uczniów mojego ojca.

Bu babamın öğrencilerinden biri.

Tom często prowadzi samochód swojego ojca.

Tom genellikle babasının arabasını kullanır.

Samolot wylądował na farmie mojego ojca.

Uçak babamın çiftliğine indi.

Przejął biznes ojca po jego śmierci.

O, babasının ölümünden sonra işle ilgilendi.

Jestem bardzo dumny z mojego ojca.

Babamla çok gurur duyuyorum.

Nigdy więcej nie zobaczył już swojego ojca.

Bir daha babasını hiç görmedi.

Ten zegar musiał należeć do ojca Toma.

Bu saat Tom'un babasına ait olmalı.

Ten samochód jest używany przez mojego ojca.

Bu araba babam tarafından kullanılmaktadır.

Innego dnia odkryłem książkę napisaną przez mojego ojca.

Geçen gün babam tarafından yazılmış bir kitap keşfettim.

Ojca w tej chwili nie ma w domu.

Babam şu anda evde değil.

- Przejąłem interes od ojca.
- Przejąłem interes po ojcu.

İşi babamdan devraldım.

Myślę, że będziesz żałować, jeśli sprzedasz gitarę ojca.

Babanın gitarını satarsan pişman olacağını düşünüyorum.

Tom poszedł w ślady ojca i został prawnikiem.

Tom babasının ayak izlerini takip etti ve bir avukat oldu.

Kiedy skończyłem studia, dostałem pracę w firmie ojca.

Üniversiteden mezun olduktan sonra, babamın şirketinde bir iş aldım.

Byłam molestowana seksualnie przez mojego ojca i jego kolegów.

Babam ve arkadaşları tarafından cinsel istismara uğruyor,

Bardzo dobrze zagrał na gitarze w obecności swojego ojca.

O, babasının varlığında çok iyi gitar çalardı.

On spogląda na coś, co kiedyś było biurkiem ojca.

Önceden babasına ait olan sıraya bakıyordu.

Moja matka jest dwa lata młodsza od mojego ojca.

Annem babamdan iki yaş daha gençtir.

Jestem dumny z mojego ojca, który jest dobrym kucharzem.

Babamın iyi bir aşçı olmasından gurur duyuyorum.

Nie znalazłem ojca ani w jego pokoju, ani w ogrodzie.

Ne odasında ne de bahçede babamı bulamadım.

- Jak się miewa twój tata?
- Co słychać u twojego ojca?

Baban nasıl?

Wychodzi na to, że często je w restauracji swego ojca.

Sonunda anlaşıldı ki o sık sık babasının restoranında yemek yiyor.

Nie ma matki ani ojca, którzy by ją uczyli. Jest sama.

Ona bir şey öğretecek bir annesi ya da babası yok. Tek başına.

- Syn musi być posłusznym swojemu ojcu.
- Syn musi się słuchać swojego ojca.

Bir erkek evlat babasına itaat etmeli.

Dzieci tej samej matki, lecz innego ojca, nazywa się braćmi lub siostrami przyrodnimi.

Aynı annenin farklı babadan olan çocukları, birbirlerinin üvey kardeşleridirler.

- Obiecuję, że zostanę z tobą aż przyjdzie twój ojciec.
- Przyrzekam, że posiedzę z tobą do przyjścia twojego ojca.

- Baban gelinceye kadar seninle birlikte kalacağıma sana söz veriyorum.
- Baban gelinceye kadar seninle kalacağıma söz veriyorum.

Nie tak dawno usłyszeliśmy od ojca, jak mówi w obecności swojej dużej rodziny: "Nie chcę, żeby którykolwiek z moich chłopców był prawnikiem".

Yakın zamanda bir babanın büyük ailesinin huzurunda, "erkek çocuklarımdan hiçbirinin avukat olmasını istemiyorum." dediğini duyduk.