Translation of "Uciec" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Uciec" in a sentence and their turkish translations:

Próbowali uciec.

Onlar kaçma girişiminde bulundular.

Musimy uciec.

Kaçmak zorundayız.

Próbowałem uciec.

Ben kaçmaya çalıştım.

- Chciałem z nimi uciec.
- Chciałam z nimi uciec.

Onlarla kaçmak istedim.

Czemu próbowałeś uciec?

Neden kaçmaya çalıştın?

Dlaczego próbujesz uciec?

Neden kaçmaya çalışıyorsun?

Tom próbował uciec.

Tom kaçmaya çalıştı.

Nie możesz uciec.

- Kaçamazsın.
- Kaçamazsınız.

Nie miał dokąd uciec.

Istakozun kaçma şansı yoktu.

Tom pomógł mi uciec.

- Tom kaçmamda yardımcı oldu.
- Tom kaçmama yardım etti.

Dali mu szansę uciec.

Ona bir kaçma şansı verdiler.

Nie pozwól Tomowi uciec.

Tom'un uzaklaşmasına izin verme.

Nie pozwól im uciec!

Onların kaçmasına izin verme.

Chciała uciec od życia codziennego.

Günlük hayattan uzaklaşmak istedi.

Nie pozwól tym wężom uciec.

Bu yılanların kaçmasına izin vermeyin.

Nie możesz ode mnie uciec.

Sen benden kaçamazsın.

Nigdy nie próbuj uciec przed wilkiem!

Asla bir kurttan hızlı koşmaya çalışmayın!

Nie możemy pozwolić temu ptasznikowi uciec.

Bu tarantulanın kaçmasını göze alamayız.

Nie możemy pozwolić temu ptasznikowi uciec.

Bu tarantulanın kaçmasına izin veremeyiz.

Tom pomógł Mary uciec z więzienia.

Tom Mary'nin hapishaneden kaçmasına yardım etti.

Chciałbym jak najszybciej uciec z Bostonu.

Elimden geldiğince kısa sürede Boston'dan ayrılmayı düşünüyorum.

Pączek nie może uciec, ale może walczyć...

Düğme mercan kaçamaz... ...ama karşı koyabilir.

Jak udało ci się uciec z więzienia?

Hapishaneden nasıl kaçabildin?

- Mało prawdopodobne, że zdołamy uciec z tego więzienia.
- Chyba niemożliwe, byśmy dali radę uciec z tego więzienia.

Ben bu hapishaneden kaçmayı başarabilmemizin pek olası olmadığını düşünüyorum.

Nie mając dokąd uciec, zwinny intruz znów atakuje.

Kaçamayan çevik istilacı tekrar atağa geçiyor.

Auta, które cudem uniknęły ataku, próbują uciec przed potężną bestią.

Yürek hoplatan tehlikeli yakınlaşmalar nedeniyle araçlar teker teker kemikleri kıracak güce sahip canavardan kaçmaya çalışıyor.

W takich sytuacjach ludzie nie mają szans uciec rozszalałemu nosorożcowi.

insanların azgın bir gergedandan kurtulma şansı olmadığını söylüyor.

- Nie dam ci stąd uciec.
- Nie pozwolę ci stąd nawiać.

Burada kaçmana izin vermeyeceğim.

Kusiło mnie, żeby uciec z lekcji i wrócić wcześniej do domu.

Okuldan kaçmaya ve eve erken gitmeye teşvik edildim.

Tej zimy resztki serbskiej armii będzie zmuszona uciec przez albańskie góry. Ich

O kış Sırbistan ordusunun geri kalanları Arnavutluk dağlarından kaçtı.

Chcą uciec, ale czasem wyrządzić przy tym trochę szkód. Widać to w ich atakach.

kaçmak isterler ama bazen gitmeden biraz zarar vermek isterler. Saldırılarda bunu görüyoruz.

Moglibyśmy schronić się pod tą małą skalistą wychodnią. To wystarczy, by uciec od tego słońca w cień.

Bakın, şu çıkıntı yapan kayalığın altına sığınabiliriz. İhtiyacınız olan bu, sadece güneşten kaçıp gölgeye girmek.