Examples of using "중국은" in a sentence and their turkish translations:
Çin, bütün nüfusu kapsayacak, dürüstlük ve doğruluk gibi
Çin'in kaynaklara ihtiyacı var, enerjiye ihtiyacı var.
Çin'de hala sadece nüfusun %56'sına ulaşabilmiş halde.
Çin, 2017 civarında, bu büyük kampları inşa etmeye başladı,
Çin şimdiye kadar zaten bunu yapmaya istekli görünüyor.
Çin, dünyanın bunu bilmesini istemiyor.
Çin'in, Sincan'ın elinde güvenli bir şekilde kalmasını sağlaması gerekecekti.
Bu yüzden Çin bu alan üzerinde sağlam bir kontrol hissine sahip olmak istiyor.
Çin farklı bir yaklaşım benimsemiş ve bu olanakların var olduğunu kabul etmeye başlamış,
Çin, bu yeniden eğitim merkezlerinin var olduğunu inkar ediyordu, gazeteciler, akademisyenler ve diğerleri