Examples of using "Speranza" in a sentence and their turkish translations:
Sen umutsuzsun.
Benim umudum var.
- Onun umudu var.
- Umudu var.
Onun ümidi var.
Onların umudu var.
Umudumu kaybettim.
Sen gerçekten ümitsizsin.
Umudunu yitirme.
Sana ne umut veriyor?
Umudumu kaybettim.
Umudumuz var.
Ben umutsuzum.
Onların umudu var.
Asla umudunu kesme.
- Hiç umut yok.
- Ümit yok.
Umudunu kaybetmemelisin.
İnsanlığın son umudusun.
Sen benim tek umudumsun.
Bu senin tek umudun.
Ümidini kaybetmemelisin.
Tüm ümidini kaybetti.
Tom umudunu kaybetti.
- Sen umutsuzsun.
- Tuysem.
Ümitsiz.
O bize umut verir.
O bana umut verir.
Biz umutsuzuz.
Hâlâ umut var.
Tom'un umudu var.
Mary'nin umudu var.
Umut yok mu?
Tom'un umuda ihtiyacı vardı.
Tom'un umuda ihtiyacı var.
- Neden umut istiyoruz?
- Neden umuda ihtiyaç duyuyoruz?
O umutsuz bir durumdur.
O umutsuz bir vaka.
- Buraya giren tüm umutlarını kapıda bıraksın.
- Buradan içeri giren umudunu geride bıraksın.
O, umudunu hiç kaybetmez.
Umudumuzu kaybetmemeliyiz.
Umudumuzu kaybedemeyiz.
Hayatta olduklarına dair biraz ümit var.
Herkes için umut var.
Asla umudunu kaybetme!
Tom umutsuzdur.
Bu umutsuz.
Her zaman umut var.
Çok ümit yok.
Ona bunun umutsuz olduğunu söyle.
Ona bunun umutsuz olduğunu söyle.
Umudumu kaybetmeye başlıyorum.
Onlara bunun umutsuz olduğunu söyle.
Tom umudunu hiç kaybetmedi.
O, Tom'a umudunu kaybettirdi.
Sözleri bana umut verdi.
Umudumuzu hiç kaybetmedik.
Doktor olma umudundan vazgeçti.
Bir doktor olma ümidiyle gitti.
kurtulma ümidi kalmayacaktı.
Hiçbir başarı umudu yok.
Durum ümitsizdir.
- Adam bütün umudunu yitirmişti.
- Adam bütün ümidini kaybetmişti.
Sen bizim tek umudumuzsun.
- Yaşam olduğu sürece umut da olacaktır.
- Hayat varken ümit vardır.
- Hayat varken umut var.
Bu bizim tek umudumuz.
O benim tek umudum.
Bu umutsuz olabilir.
Asla umudumuzu kaybetmeyelim.
Özellikle, umudunu kaybetme!
Bu bizin en iyi umudumuz.
- Buraya giren tüm umutlarını kapıda bıraksın.
- Buradan içeri giren umudunu geride bıraksın.
Umut ölmedi.
- Son umudumsun.
- Son umudumsunuz.
Tom henüz umudunu kaybetmedi.
Tom umudunu kaybetmeye başlıyordu.
Ümit olmadığını düşündüğünü biliyorum.
Tom umudunu kaybetmeyi reddetti.
Hayal kırıklığının içinde ise aslında umut vardır.
Bana umut veren şey ise
Umutsuzdum ve ölmek istiyordum.
Umudum bu yönde.
ilk gevşek bir ilmektir bu.
Tom ümidini kaybetmedi.
Umut sonunda ölür.
O, bazen ümidini kaybeder.
Bu bizim tek umudumuz.
Umudunu kaybetmeye başlıyordu.
Tom umutsuz bir aptal.
Ummak bir strateji değildir.
Yeni bir yıl hep umut getirir.
Tom tek umudumuz.
Ebeveynler gelecek hakkında umutluydu.