Translation of "Schiavitù" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Schiavitù" in a sentence and their turkish translations:

- Lincoln si oppose alla schiavitù.
- Lincoln si è opposto alla schiavitù.

Lincoln köleliğe karşı çıktı.

Dalla schiavitù all'incarcerazione di massa,

Kölelikten toplu hapislere kadar

Lincoln era contrario alla schiavitù.

Lincoln köleliğe karşı idi.

Il presidente abolì la schiavitù.

Devlet başkanı köleliği kaldırdı.

Sentivano che la schiavitù era malvagia.

Onlar köleliliğin kötü olduğunu hissettiler.

- I pidgin sono stati creati per via della schiavitù.
- I pidgin furono creati per via della schiavitù.

Pidginler kölelik nedeniyle yaratılmıştır.

La schiavitù è normale, naturale e necessaria.

Kölelik, normal, doğal ve gerekli.

La schiavitù è un crimine contro l'umanità.

- Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.
- Angarya, insanlık dışı bir suçtur.

- La maggior parte degli oppositori della schiavitù non hanno votato.
- La maggior parte degli oppositori della schiavitù non votarono.

Kölelik muhaliflerinin çoğu oy vermedi.

I loro discendenti, generazioni ora libere dalla schiavitù,

Onların torunları, esaretin nesilleri

E sì, nel mondo antico, la schiavitù era molto diffusa,

Antik dünyada da her türlü kölelik vardı elbette

L'abolizione della schiavitù in Europa alla fine ha raggiunto l'America.

Avrupa'da köleliğin kaldırılması, sonunda Amerika'ya ulaştı.

Agli inizi della storia americana i neri vivevano in schiavitù.

Amerikan tarihinin ilk zamanlarında, siyahlar kölelik yaşadı.

Il 13 maggio 1888 hanno ufficialmente abolito la schiavitù in Brasile.

Brezilya'da 13 Mayıs 1888'de kölelik resmen kaldırılmıştır.

La guerra è pace. La libertà è schiavitù. L'ignoranza è forza.

Savaş barıştır. Özgürlük köleliktir. Cahillik güçtür.

Gli abitanti che sopravvissero all'assedio furono o uccisi o venduti in schiavitù.

Kuşatmadan kurtulan yerliler ya öldürüldü ya da kölelik için satıldı.

La povertà non è un incidente. Come la schiavitù e l'apartheid, è artificiale e può essere rimossa dalle azioni degli esseri umani.

Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.