Examples of using "Sacco" in a sentence and their turkish translations:
Torbadaki ne?
Çok zamanın var.
Çok zamanın vardı.
Onların bol miktarda suyu var.
- Çok miktarda sahibiz.
- Bizde çok var.
Çok sayıda arkadaşım var.
Çok kanıyordum.
O çok paraydı.
Kendi piknik yeğini getir.
Bol yiyeceğim var.
Çok yerim var.
Onların bol zamanı var.
Onların bol paraları var.
Çok zamanım vardı.
Bu gece çok zamanımız var.
Tom çok para buldu.
Ameliyat etmek için can atıyordum yahu!
Burada bol yeteneğimiz var.
Dışarıda birsürü insan var.
Çünkü bol su var.
Onun bir sürü arazisi var.
Çok uyudum.
Bu birçok şeyi açıklıyor.
Çok zaman var.
- Çok kahve var.
- Kahve bol.
Bizim bol miktarda yerimiz var.
Bol yiyeceğimiz olacak.
Çok trafik vardı.
Çok seçenek vardı.
Çok zamanımız var.
Çok enerjim var.
O, beni bir sürü sorundan kurtaracaktır.
Bir sürü zorluklar yaşadığını hayal ediyorum.
Sadece bana çok zaman kazandırdın.
Daha sonra bol zamanımız olacak.
Tom birçok büyük şeyler yaptı.
Yapacak çok işimiz var.
Yapacak bir sürü işim var.
Burada henüz şimdiden bir sürü cevap görüyorum.
Tom'un çok parası vardı.
Daha iyi hissettiğine sevindim.
Yirmi yıl uzun bir süre.
Hâlâ çok zaman var.
Tom'un çok zamanı var.
Tom'un bol yardımı vardı.
Benjamin'in bir çuval patatesi var.
Tom'un hayli seçeneği var.
Tom'un bir sürü sorusu vardı.
Aslında onu çok sevdim.
Tom'un bol miktarda yardıma ihtiyacı olacak
Hâlâ bol zamanım var.
Tom çok fıkra anlatır.
Seni çok özledim.
Uzun zaman önce bıraktım.
Tom'un Boston'da çok arkadaşı var.
Onlar soyguncuları suçüstü yakaladılar.
Ekim ayında bir sürü çok güzel günlerimiz var.
- Bol zamanım var, ama yeterli param yok.
- Bol bol zamanım var ama yeterli param yok.
Gezi çok fazla para gerektirir.
Çanta büyüktü ve dahası ağırdı.
Yemek yemek için çok zamanımız var.
Tom'un çok zamanı var.
- Japonya çok kâğıt tüketmektedir.
- Japonya çok kağıt tüketiyor.
Tom'un çok fazla boş zamanı var.
Bu sizi bir sürü sorundan kurtaracak.
O, onu çok özledi.
- Birçok balık öldü.
- Bir sürü balık öldü.
Toplantı odasının duvarında birçok resim asılı.
Onun çok borçları var.
Çok fazla yiyeceğimiz var.
Ben birçok şeye pişmanım.
Ben birçok şey aldım.
Kitaptan birçok değerli bilgi alabiliriz.
Tom'a onu yapması için bir sürü para ödedim.
şu an hâlâ çoğu hayal gibi.
- Boş bir çuvalın dik durması zordur.
- Boş başak dik, dolu başak eğik durur.
Partide pek çok oyun oynadık.
O bana çok sayıda güzel fotoğraflar gösterdi.
Yarın yapacak çok işim var.
Çok fazla zamanımız var.
- Sana göre eş mi yok.
- Elini sallasan ellisi.
Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.
Kıyafet için çok para harcar.
Bu hafta bir sürü boş zamanımız var.
Jane'in yıkanacak çok giysisi var.
Odada bir sürü misafir var.
O zamanlar yüz dolar çok paraydı.
Tom'un bir sürü parası var.
Onu defalarca yaptım.
Trenimizi yakalamak için bol zamanımız var.
Ve bunu bir sürü kahrolası mesaj göndererek yaptık.
O bana çok sayıda telefon görüşmesi aldığını söyledi.
- Şu çok açıklayıcı.
- Şu çok şey açıklar.
Paul geçen yıl çok para kazandı.
Arabayı tamir etmek çok paraya mal oldu.
Sanayi ülkeleri birçok nitelikli işgücüne ihtiyaç duyarlar.