Examples of using "Prestito" in a sentence and their turkish translations:
Onu ödünç mü aldın?
Onu ödünç alabilir miyim?
Ama bir kredi aldım, ardından bir kredi daha.
Benimkini ödünç aldı.
- Onu sadece ödünç aldım.
- Onu az önce ödünç aldım.
Ben onları ödünç alabilir miyim?
Borçlanmaktan nefret ediyorum.
Yastığını ödünç aldım.
Bu kitabı ödünç almak ister misin?
Borca ihtiyacım var.
Ben bir kredi almayı gerekli buldum.
Biraz para ödünç almak zorundayım.
Tom benimkini ödünç aldı.
Ben bir tane ödünç aldım.
Bu bir borç değil.
Onu ödünç aldım.
Onu ne kadar süreliğine ödünç alablirim?
Ben senin kalemini ödünç alabilir miyim?
Çim biçme makinenizi ödünç alabilir miyim?
O, komşusundan ödünç araba alır.
Ne sıklıkta ödünç para alırsın?
Bir kalem ödünç alabilir miyim?
Kalemini ödünç alabilir miyim?
30 dolar borç alabilir miyim?
Bir bankadan kredi alabilirsin.
Makasını ödünç alabilir miyim?
Bıçağını ödünç alabilir miyim?
Çim biçme makineni ödünç alabilir miyim?
Gözlüğünü ödünç alabilir miyim?
Ben senin oyuncağını ödünç alabilir miyim?
Kurşun kalemini ödünç alabilir miyim?
Senin kulaklıklarını ödünç alabilir miyim?
Şemsiyeni ödünç alabilir miyim.
Radyonu ödünç alabilir miyim?
Telefonunuzu ödünç alabilir miyim?
Silgini ödünç alabilir miyim?
Küreğini ödünç alabilir miyim?
Şemsiyeni ödünç alabilir miyim?
Kütüphaneden kitap ödünç alırım.
Tom'dan borç istedim.
O, onun fikrini ödünç aldı.
İki tane kitap ödünç aldım.
Tom Mary'den borç para istedi.
Arabanı bu akşam ödünç alabilir miyim?
Sen arkadaşlarından mücevher ödünç alırsın.
Ondan para ödünç aldım.
Ondan borç para aldım.
Bir kalem ödünç alacağım.
Tom sık sık arabanı ödünç alır mı?
Onu çalmadım. Onu sadece ödünç aldım.
Bisikletini ödünç alabilir miyim?
Senden elli dolar ödünç almak istiyorum.
O, Tom'dan roman ödünç alır.
Onlar Taninna'dan dergiler ödünç aldılar.
Bunu ödünç almam gerekiyor.
Tom bisikletimi ödünç aldı.
Kütüphaneden üç kitap ödünç aldım.
Onu bir saniye ödünç alabilir miyim?
Araba satın almak için bankadan borç aldı.
Bir saat için arabanı ödünç almak istiyorum.
Öğretmenler kütüphanesinden kitap ödünç alıyorlar.
hissettiğim ile kendim için para istemekle hissettiğim aynı değil.
Kitapları çıkarabilir miyim?
Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?
Ben bir gömlek ödünç alabilir miyim?
Bir cetvel ödünç alabilir miyim?
Bu şemsiyeyi ödünç alabilir miyim?
Bu kitabı ödünç alabilir miyim?
Bu CD'yi ödünç alabilir miyim?
Bir araba ödünç aldım.
Ben bir masa ödünç aldım.
Bir şemsiye ödünç alabilir miyim?
- Bu sözlüğü ödünç alabilir miyim?
- Bu sözlüğü alabilir miyim?
Tom'un bir ödünç paraya ihtiyacı olacak.
Tom'un bisikletini ödünç aldım.
Biraz para ödünç alabilir miyim?
Biraz borç para alabilir miyim?
"Bu kalemi ödünç alabilir miyim?" "Tabii, alın."
Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?
Biz Pfirsichbaeumchen'den Almanca sözlükleri ödünç alırız.
Emanet aldığım bıçağı geri verdim.
Tom bankadan bir sürü ödünç para aldı.
Tom Mary'den ödünç para aldı.
- Tom Mary'den bir kitap ödünç aldı.
- Tom, Mary'den bir kitap ödünç aldı.
Arkadaşımdan sözlüğü ödünç aldım.
Tom'un şemsiyesini ödünç aldım.
Tom henüz krediyi geri ödemedi.
Arabanı ödünç alabilir miyim?
Birinden bir şemsiye ödünç alırım.
Tom ne kadar ödünç para almalı?
Onları şehir kütüphanesinden ödünç alıyorum.
Borcunu tamamıyla ödemek istiyor.
Onun kitabını ödünç aldığını hatırlıyor musun?
Ödünç para alamam. Bundan nefret ederim.
Tom sık sık benden ödünç para alır.
Daha fazla para ödünç almam gerektiğini sanmıyorum.