Examples of using "Solo" in a sentence and their turkish translations:
Sadece sinirlisin.
Sadece korkuyorsun.
Seni sadece korumak istedim.
Sadece sana yardım etmek istiyoruz.
Sadece elbise mi satıyorsunuz?
Sadece seni istiyorum.
Sadece oraya git.
Yalnızım.
- Sadece merak ediyorum.
- Sadece merak ettim.
Sadece gitmek istiyorum.
Biz sadece arkadaşız.
Sadece onları görmek istedim.
Sadece onları görmek istiyorum.
Sadece onları bulmak istiyoruz.
Sadece İtalyanca konuşuyorum.
O yalnız yaşıyor.
Ben sadece endişeliyim.
Sadece bunu sana vermek istedim.
Sadece Tom'u yalnız bırak.
Sadece dürüst davranıyordum.
- Sadece gerginiz.
- Biz sadece sinirliyiz.
Sadece sinir bozucu.
- Sadece onu istemek zorundasın.
- Sadece istemeniz yeterli.
O, tek başına akşam yemeği yedi.
Sadece ısınmak istiyorum.
Sadece Fransızca konuşuyorum.
- Sadece sana tekrar teşekkür etmek istedim.
- Sadece size tekrar teşekkür etmek istedim.
Sadece açık konuşuyorsun.
Yalnızca burada beklemek zorundasın.
Sanırım Tom sadece yalnız olmak istiyor.
Sen sadece bir çocuksun.
Bana yalnızca sen yardım edebilirsin.
Sadece evet de.
Sadece seni mutlu etmek istiyorum.
Tom yalnız mıydı?
Sadece eğlenmek istiyor.
Sadece su içerim.
Sadece Tom'u istiyorum.
Ben sadece iyi bir vakit geçirmek istiyorum.
Tom yalnız.
Biz sadece çalışıyorduk.
Sadece bakıyorum.
Ben sadece bunu biliyorum.
Ben sadece oyalanıyordum.
Sadece okuyordum.
Sadece bakıyordum.
- Sadece şaka yapıyordum.
- Ben sadece şaka yapıyordum.
Biz sadece kazanmak istedik.
Sadece onu istiyorum.
Sadece onu istiyorum.
Bu sadece başlangıç.
O kendi kendine konuştu.
- Sadece yardımcı olmak istiyorum.
- Sadece yardım etmek istiyorum.
Ben yalnızca bir taksi şoförüyüm.
Sadece mükemmel olmak istiyorum.
Ben sadece bir çiftçiyim.
Orada yalnız yaşamaktadır.
- O, tek başına oraya gitti.
- O, oraya kendisi gitti.
Ben sadece gerçekçi oluyorum.
Ben sadece yeni başlayan biriyim.
Ünlü olmaya çalışıyordum.
Ben sadece bir aptalım.
Sevildiğimi hissetmek istemiştim sadece.
Sadece sessizlik vardı.
Bu...
O yalnızdı.
Bana yalnızca bir dakika ver.
Sadece seni gördüğüme şaşırdım.
- Bunu yalnızca bir kez kullanabilirsin.
- Onu yalnızca bir kez kullanabilirsin.
- Onu yalnızca bir sefere mahsus kullanabilirsin.
- Sadece bir kez kullanabilirsin.
- Sadece bir kez kullanabilirsiniz.
- Bunu sadece bir kez kullanabilirsin.
- Bunu sadece bir kez kullanabilirsiniz.
Sadece buna ihtiyacım vardı.
- O sadece bir şakaydı.
- Sadece bir şakaydı.
Tom yalnız yaşıyordu.
- Tom yalnız yaşamaktadır.
- Tom tek başına yaşıyor.
- Tom kendi başına yaşıyor.
- Tom yalnız yaşıyor.
Ben sadece onları bekliyorum.
Keşke oraya tek başıma gitmeseydim.
Bu seferlik bir istisna yapacağım.
Elimizde sadece bir tane kaldı.
Tom burada yalnız yaşar.
Ben sadece mütevazı bir öğretmenim.
Onu yalnız bırak lütfen.
Sen sadece görünüşü kurtarıyorsun!
- O sadece sizin kuruntunuz.
- Bu sadece senin hayal gücün.
Bekle, sadece bir süre bekle.
Sadece konsantre olman gerekiyor.
Bu sadece bir iş, biliyor musun?
Bu yalnızca senin için.
Sadece evet ya da hayır de.
Şimdi, sadece bir dakika bekleyin.
Şimdi bir saniye bekle.
Sadece bu seferlik seni affedeceğim.
Onu yalnız bırakmalıydın.
O sadece bir çocuk.
- Yaşlı adam tek başına yaşıyor.
- Yaşlı adam kendi başına yaşamaktadır.
O, tam bir sarışebboydur.
O sadece bir çocuk.