Examples of using "Debole" in a sentence and their turkish translations:
Cılızdım.
Ben güçsüzüm.
Sen güçsüzsün.
O kadar cılız görünüyor muyum?
Kendimi güçsüz hissettim.
Tom oldukça cılız.
Tom'un zayıf olduğunu düşünüyor musunuz?
- Ben Almancada zayıfım.
- Almancam zayıf.
Ben hâlâ çok zayıfım.
O, küçük ve güçsüz.
- O, İngilizcede zayıftır.
- O, İngilizcede zayıf.
Hâlâ zayıf hissediyorum.
Tom güçsüz.
Tom zayıfladı.
O onun zayıf noktası.
Gittikçe güçsüzleşiyorum.
Tom'un zayıf olduğunu düşünüyorum.
Çalışamayacak kadar güçsüzdüm.
Tom oldukça cılız.
O yaratılıştan zayıftır.
Tom cılız biridir.
O, kimyada kötüdür.
Tom çok güçsüz.
Tom güçsüz değil.
Ben coğrafyada zayıfım.
Tom zayıf görünüyor.
Tom çok zayıf.
O, sudan bir mazeret.
Tom zayıf hissetti.
Tom güçsüz, değil mi?
Cılız ve narin bir çocuktu.
Ay ışığı zayıf.
Tom'un zayıf bir midesi vardır.
Bunu yapmak için çok zayıfım.
Güçsüzleşiyorum!
Ben onun zayıf bir kalbi olduğunu bilmiyordum.
Kan kaybından zayıf düşmüştü.
egosu da bir o kadar zayıf oluyor.
Güçsüzleştiğimi hissediyorum.
Güçlüler zayıflara yardımcı olmalıdır.
Mutluluk kırılgan bir çiçektir.
Tom konuşamayacak kadar çok güçsüz.
O, tatlılara meyillidir.
Tom'un nabzı zayıf.
Tom hasta, zayıf ve korkmuş.
Tom hareket edemeyecek kadar çok cılız.
Tom titrek görünüyor.
Tom çaresizdi.
Yataktan kalkmak için hâlâ çok güçsüzüm.
Bence Tom onu yapmak için çok zayıf.
- Yen dolardan daha zayıf.
- Yen dolardan daha değersizdir.
Matematik onun zayıf noktasıdır.
Ann çilolataya düşkün.
Tom'un nabzı çok zayıf.
Kızın sesi gittikçe zayıfladı.
Kız kardeşim tatlıya düşkündür.
O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.
Tom Mary'nin zayıf olmadığını söyledi.
Çok kötü hareket ediyordu. Yavaşça, çok zayıf şekilde.
Ruh isteklidir fakat beden güçsüzdür.
Acıkmaya başladığınızda kendinizi güçsüz hissetmek nasıldır bilirsiniz.
Zayıf hissettiğimde güçlüymüş gibi yaptım,
doğanın zekâmız karşısında çok zayıf olduğu anlayışı...
Acıkmaya başladığınızda, kendinizi güçsüz hissetmek nasıldır bilirsiniz.
Yaşlı bayan hastalığından beri oldukça halsiz.
Annem uzun bir hastalıktan dolayı çok zayıftı.
Zayıf insanlar kaybederler.
Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.
Bir çiçeğin kökü bir bebeğin parmağı kadar zayıftır.
Yıldızların ışığı, ay ışığından 200 kat daha sönüktür.
Tom çaresiz görünüyor mu?
Benim Japonca düzeyim zayıf, bu yüzden iyi yazamam.
- Tom çaresiz.
- Tom güçsüz.
- Fazla kilolarım var.
- Sarkmalarım var.
O kadar zayıf ki sağlıklı ahtapotlar gibi canlı renkler çıkaramıyor.
Ve... ucuz para birimine sahip olduğumuzdan beri filmlerimizi dışarıya diğer filmlerden
Tom çaresiz değil.