Examples of using "Costoso" in a sentence and their turkish translations:
Ne kadar pahalı!
Her şey pahalanıyor.
Sen pahalı bir ceket satın aldın.
Daha az pahalı bir şeyin var mı?
O senin için çok pahalı mı?
- Ne kadar pahalı bir piyano!
- Ne pahalı bir piyano!
Bu çok pahalı.
O pahalı görünüyor.
Onu burada yapmak çok pahalı olacak.
Burada yiyecek pahalıdır.
En pahalı elbiseyi seçti.
Onun çok pahalı bir saati var.
Ben pahalı bir saat takıyorum.
Ucuz bir otel arıyorum.
ve o da çok pahalı.
Fakir olmak masraflıdır.
Bu çok pahalı olacak.
Balık pahalıdır.
Pahalı olabilir.
Kitap pahalı.
O biraz pahalı.
Bu pahalı.
Petrol pahalı.
Bu at pahalı.
Bu masa pahalı.
Bu çok pahalı.
O çok pahalı değil mi?
Büyük evler yaşamak için pahalı.
Neden bu kadar pahalı bir sözlük aldın?
Daha az pahalı bir şey arıyorum.
Daha pahalı bir saat satın almak istiyorum.
Tom çok pahalı bir otelde kaldı.
O mağaza son derece pahalı.
Bu restoran çok pahalı.
Bu yat çok pahalıdır.
Japonya'da yaşamak pahalıdır.
Bu daire fazla pahalı.
Bu cep telefonu gerçekten pahalı.
Bu sadece çok pahalı.
O at çok pahalı.
- O, ona pahalı bir saat verdi.
- She gave him an expensive watch.
Kitap çok pahalı.
Ameliyat çok pahalı.
Bu çok pahalı değildi.
Bu o kadar pahalı değildi.
Bu biraz fazla pahalı.
O bizim için fazla pahalı.
Bu saat pahalı.
Saatin benimkinden daha pahalı.
Tom pahalı bir hediye ile Mary'ye sürpriz yaptı.
Yabancı bir ülkeyi ziyaret etmek pahalı olmalı.
Bu ürün, üretilmek için pahalıdır.
Tom pahalı bir saat takıyor.
İyi tavsiye orada pahalıdır.
Altın çok pahalı bir metaldir.
Aşırı derecede pahalı.
Pahalı olabilir.
Çok pahalı!
Bu da pahalıydı.
O çok pahalı mı?
Bu çok pahalı.
Altın kurşundan daha pahalıdır.
O elbise çok pahalı görünüyor.
Köpek maması pahalıdır.
Çok pahalı olacak.
Saatiniz benimkinden daha pahalıdır.
Ama pahalı değil miydi?
Bu gerçekten pahalı, değil mi?
- Bu otel bu şehir için görece pahalı.
- Bu otel bu şehre göre nispeten pahalı.
Tom ve Mary pahalı bir restorana gittiler.
9:00'dan sonra aramak daha ucuz mudur?
Bu mağazada her şey çok pahalı.
Tom çok pahalı bir saat takıyor.
Sığır eti, tavuktan daha pahalıdır.
Bu şapka ondan daha az pahalıdır.
Bu elbise seninkinden daha ucuzdur.
Tom bunun çok pahalı olduğunu düşünürdü.
O restoran benim için fazla pahalı.
Kahve çaydan daha mı pahalı?
Bu pahalı değil.
Bir piyano pahalıdır.
- Bu pahalı.
- O pahalı.
Bu oldukça pahalı.
Uçmak fazla pahalı.
O kadar pahalı olduğunu düşünmüyorum.
Bu kitabı satın alamam. Çok pahalı.
Onun saati benimkinden daha pahalı.
Bir takım elbise satın almak istedim ama çok pahalıydı.
Bu ceket güzel ama çok pahalı.
O kanepe bu masadan daha az pahalı.
Burada her şey pahalıdır.
Tom Mary'den pahalı bir hediye kabul etti.
Fazla pahalı değildir.
Londra'da her şey pahalı.
O onun pahalı bir nişan yüzüğü almasını istemiyor.