Examples of using "Keresett" in a sentence and their turkish translations:
Tom bir şey arıyordu.
O otuz bin dolar kazandı.
Tom para kazandı.
- Fadıl bir iş arıyordu.
- Fadıl bir iş bakıyordu.
Herkes seni arıyordu.
Tom bir silah arıyordu.
Kuş solucanları arıyordu.
Tom çok para kazandı.
Patron seni arıyordu.
Mary o zaman sizi arıyordu.
Karanlıkta bir şey arıyordu.
- Tom çok para kazanıyor mu?
- Tom bir ton para mı kazanıyor?
O, New York'a taşındı, orada bir iş aradı.
Tom bütün günü iş arayarak geçirdi.
- Tom saklanmak için eğildi.
- Tom sakınmak için eğildi.
Tom çok para kazanmadı.
Sen yokken Meg seni aradı.
Tom'un aradığı resmi buldum.
Sanırım Tom seni arıyordu.
- Şey bey seni aradı.
- Şey bey sana telefon etti.
Sermayesi için kârlı bir yatırım arıyordu.
Tom aradığı şeyi hâlâ bulamadı.
Tom'un kaç para kazandığından övünerek bahsettiğini duydum.
Tom bir delikanlı iken gazeteler dağıtarak para kazandı.
Tom çok sıkı çalıştı ve çok para kazandı.
Emekli hakim, düzenli olarak fahişeleri ziyaret ederdi.
Tom yiyecek bir şey aramak için buzdolabını açtı.
Onun fikirleri ona bir tek kuruş kazandırmadı.
Bu sabah Tom adında bir adam seni arıyordu.
Tom Boston'da çok para kazandı ve sonra Chicago'ya geri taşındı.
Seni görmek isteyen bir adam sen dışarıdayken geldi.
O süt satarak çok para yaptı.
Tom aradığı sayfayı bulamadı.
Kimse benimle irtibata geçmedi.
Sahibinin uzun süredir aradığı kayıp kediyi buldum.
Tom şapka giyen bir adamı aradığını söyledi.
Tom çok ıslanmayacağını umarak ağacın altına bir barınak götürdü.
O bir gece kulübü müzisyeni olarak iyi bir geçim sağlayamadığı için tüm günlük bir işe girmek zorunda kaldı.
Tom geçen hafta otuz bin dolar kazandı.