Translation of "Hazudni" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Hazudni" in a sentence and their turkish translations:

- Néha jobb hazudni.
- Olykor jobb hazudni.

Bazen yalan söylemek daha iyidir.

Hazudni kényszerültem.

Yalan söylemek zorunda bırakıldım.

hazudni és csalni."

yalan söylemek ve aldatmak."

Ő tud hazudni.

O nasıl yalan söyleyeceğini biliyor.

Hazudni rossz dolog.

Yalan söylemek yanlıştır.

Nem tudok hazudni.

Ben yalan söyleyemem.

Nem fogok hazudni.

Yalan söylemeyeceğim.

Nem tudunk jól hazudni,

Yalan söylemekte pek iyi değiliz

Pl. hazudni erkölcstelen dolog.

Mesela yalan söylemek tamamen yanlıştır.

Képtelen voltam neked hazudni.

Sana yalan söyleyemedim.

Nem szeretek hazudni Tomnak.

Tom'a yalan söylemekten hoşlanmıyorum.

Nem akarok hazudni Tominak.

Tom'a yalan söylemek istemiyorum.

Nem fogok hazudni neked.

Sana yalan söylemeyeceğim.

Nem helyénvaló dolog hazudni.

Yalan söylemek yanlıştır.

Nem akarok többé hazudni.

Artık yalan söylemek istemiyorum.

Nem akarok hazudni neki.

Ona yalan söylemeyi sevmiyorum.

- Utálta a hazugságot.
- Utált hazudni.

O yalan söylemekten nefret ediyordu.

Soha nem hallottam őt hazudni.

Onun yalan söylediğini hiç duymadım.

Soha nem fogok neked hazudni.

Asla sana yalan söylemeyeceğim.

A gyerekeim nem szoktak hazudni nekem.

Çocuklarım genellikle bana yalan söylemez.

Ha nem kérdezel, nem fogok hazudni.

Bana soru sorma, sana yalan söylemeyeceğim.

- Gyakran hazudok, ha azt kérdezik, hány éves vagyok.
- Sokszor szoktam hazudni az életkoromról.
- Gyakran hazudok az életkoromat illetően.

Yaşım hakkında sıkça yalan söylerim.

- Tamás nem bírt már Máriának tovább hazudni. Úgy érezte, muszáj neki elmondani az igazságot.
- Tamás már nem tudott tovább hazudozni Máriának. Úgy érezte, hogy el kell neki mondani az igazat.

Tom Mary'ye yalan söylemeyi sürdüremedi.O sadece ona gerçeği söylemek zorunda olduğunu hissetti.