Translation of "Harminc" in Turkish

0.048 sec.

Examples of using "Harminc" in a sentence and their turkish translations:

- Kölcsönkérhetek harminc dollárt?
- Kérhetek harminc dollárt?
- Kérhetek harminc dollárt kölcsönbe?

30 dolar borç alabilir miyim?

- Harminc éves vagyok már.
- Már harminc vagyok.

Ben şimdi 30 yaşındayım.

- Harminc percenként indul.
- Harminc percenként jár.
- Félóránként közlekedik.

Her otuz dakikada hareket eder.

- Harminc euróba fog kerülni.
- Ez harminc euróba kerül.

Bu €30'a mal olacak.

- Harminc évig éltem itt.
- Itt laktam harminc évig.

Otuz yıldır burada yaşıyorum.

- Legkevesebb harminc diák hiányzott.
- Legalább harminc tanuló hiányzott.

En az otuz öğrenci yoktu.

Harminc méter hosszú.

O, otuz metre uzunluğundadır.

Harminc alkalmazottunk van.

Bizim otuz tane çalışanımız var.

Harminc körül van.

O yaklaşık otuzdur.

Harminc vendég volt.

30 konuk vardı.

Harminc túlélő volt.

- 30 kişi kurtulan vardı.
- Kurtulan 30 kişi vardı.

Harminc tanú volt.

30 tanık vardı.

Harminc éves vagyok.

- Ben otuz yaşındayım.
- Otuz yaşındayım.

Majd harminc vagy.

Otuzuna yaklaşıyorsun.

Tom harminc éves.

Tom otuz yaşında.

Szerintem Tom harminc.

Sanırım Tom otuz yaşında.

Tom elmúlt harminc.

Tom otuzunu geçmiş.

- Tom adott nekem harminc dollárt.
- Tom harminc dolcsit adott nekem.

Tom bana otuz dolar verdi.

Harminc évvel kikelése után...

Burada yumurtadan çıktıktan 30 yıl sonra...

A következő harminc évben

Sonraki 30 yılda,

Most harminc éves vagyok.

Şimdi otuz yaşındayım.

Tom harminc éves volt.

Tom 30 yaşındaydı.

Harminc évig zenét tanított.

- O, otuz yıl boyunca müzik öğretti.
- Otuz yıldır müzik öğretiyor.

Mínusz harminc fok van.

Hava sıfırın altında otuz derecedir.

- Harminc vagyok.
- Harmincéves vagyok.

Otuz yaşındayım.

Tamás maholnap harminc éves.

Tom yaklaşık otuz yaşındadır.

Harminc évig voltam sírásó.

Ben otuz yıldır bir mezar kazıcısıydım.

Tamás harminc éves volt.

Tom otuz yaşındaydı.

Tomi kábé harminc éves.

Tom yaklaşık otuz yaşında.

Tom csak harminc éves.

Tom yalnızca otuz yaşında.

Szerintem Tom harminc körüli.

Sanırım Tom yaklaşık olarak otuz yaşında.

Tamás most harminc éves.

Tom şimdi otuz yaşında.

Majdnem harminc éves vagyok.

Ben neredeyse otuz yaşındayım.

Tomi maholnap harminc éves.

- Tom otuz olacak.
- Tom otuza merdiven dayadı.

Tom harminc napig hiányzott.

Tom otuz gündür kayıp.

Jövő hónapban leszek harminc.

Gelecek ay otuz yaşında olacağım.

Tom harminc éve asztalos.

Tom otuz yaşında bir marangoz.

- Úgy harminc perc múlva ott vagyok.
- Körülbelül harminc percen belül megérkezem.
- Mintegy harminc perc alatt érek oda.

Yaklaşık otuz dakika içinde orada olacağım.

- Egy osztagban mintegy harminc ember van.
- Egy osztagban mintegy harminc emberből áll.

Bir müfrezede yaklaşık otuz asker vardır.

- Ez a könyv harminc dolláromba került.
- Harminc dollárt fizettem ezért a könyvért.

Bu kitap bana 30 dolara mal oldu.

A vonat harminc percet késik.

Tren otuz dakika geç kaldı.

Megölte magát harminc éves korában.

- Otuz yaşında kendini öldürdü.
- O otuz yaşında intihar etti.

Alig volt harminc, amikor meghalt.

Neredeyse otuz yaşındayken öldü.

Mintegy harminc percen belül visszaért.

Yaklaşık otuz dakikada geri döndü.

Ez körülbelül harminc euróba kerül.

Yaklaşık otuz avroya mal olur.

Még nem múltam el harminc.

Otuzun üstünde değilim.

Légy szíves, várni harminc percet.

- Lütfen yarım saat bekle.
- Lütfen otuz dakika bekleyin.

Már majdnem harminc éves vagyok.

- Neredeyse otuz yaşındayım.
- Ben neredeyse otuz yaşındayım.

Harminc dollár a jegy fejenként.

Biletler kişi başına 30 dolar.

Tomi mintegy harminc perce távozott.

Tom yaklaşık otuz dakika önce ayrıldı.

Ez harminc percet vett igénybe.

O otuz dakika sürdü.

Tom tavaly harminc könyvet olvasott.

Tom geçen yıl otuz kitap okudu.

Harminc éven keresztül éltem itt.

Burada otuz yıldır yaşıyordum.

Van harminc perced, hogy dönts.

Karar vermek için otuz dakikan var.

Harminc percet késett a vonatunk.

Trenimiz otuz dakika geç kaldı.

Szerintem Tom nincs harminc éves.

Sanırım Tom otuzun altında.

Tom harminc napot töltött börtönben.

Tom hapiste otuz gün geçirdi.

Tom harminc dollárt keres óránként.

Tom saatte otuz dolar kazanmaktadır.

Az egyesület harminc taggal rendelkezik.

Derneğin otuz tane üyesi vardır.

A hajó hosszúsága harminc méter.

Bu geminin uzunluğu 30 metredir.

Már harminc éve házasok vagyunk.

O ve ben 30 yıldır evliyiz.

Már harminc éve ezt csinálom.

Ben bunu otuz yıldır yapıyorum.

Múlt évben harminc könyvet olvastam.

Geçen sene otuz kitap okudum.

Körülbelül harminc perc innen gyalog.

- Buradan yürüyerek yaklaşık otuz dakika.
- Buradan yayan yaklaşık 30 dk. uzaklıkta.

Közel harminc éve házasok vagyunk.

Neredeyse otuz yıldır evliyiz.

Harminc percenként rám törnek a tolófájások.

Her otuz dakikada doğum sancım var.

Az órám havonta harminc másodpercet siet.

Saatim bir ayda otuz saniye ileri gider.

Megtaláltam édesapám harminc évig írt naplóját.

Babamın otuz yıldır tuttuğu günlüğünü buldum.

A színész karrierje harminc évig tartott.

Oyuncunun kariyeri 30 yıl sürdü.

Harminc biztos elmúlt már, mikor megházasodott.

O evlendiğinde otuz yaşın üzerinde olmalı.

Tom harminc fonttal nehezebb, mint Mary.

Tom, Mary'den otuz pound daha ağırdır.

Jegyek felnőtteknek harminc, gyerekeknek tizenöt dollár.

Biletler yetişkinler için 30 dolar ve çocuklar için 15 dolar.

Több mint harminc évig dolgoztunk együtt.

Biz otuz yılı aşkın bir süredir birlikte çalışıyoruz.

Nem emelhetek harminc kilónál nehezebb bőröndöt.

30 kilodan daha ağır bir valizi kaldıramam.

Apám harminc éves koromban hunyt el.

Ben on üç yaşındayken babam öldü.

Kihagytam a film első harminc percét.

Filmin ilk otuz dakikasını kaçırdım.

Te mondtad azt harminc perccel ezelőtt.

Onu otuz dakika önce söyledin.

A múzeumi belépő összege harminc dollár.

Müzeye giriş otuz dolardır.

Harminc perc múlva kész a vacsora.

Akşam yemeği otuz dakika içinde hazır olacak.

Nagyjából harminc dollárba kerül a javítása.

Onu tamir etmek yaklaşık otuz dolar tutacak.

Tanár lettem, mikor harminc éves voltam.

Otuz yaşındayken bir öğretmen oldum.

Tom harminc mérföldre lakik a határtól.

Tom sınırdan otuz mil uzakta yaşıyor.

- Szerintem egy harminc perc múlva jövök vissza.
- Szerintem nagyjából harminc perc múlva vissza fogok jönni.

Sanırım yaklaşık 30 dakika içinde döneceğim.

- Egy liter tej mintegy harminc gramm proteint tartalmaz.
- Egy liter tej mintegy harminc gramm fehérjét tartalmaz.

Bir litre süt yaklaşık otuz gram protein içerir.

Kell még harminc nap, hogy fizetni tudjak.

Ödemek için 30 güne daha ihtiyacım var.

- Fél kilenc van.
- Nyolc óra harminc van.

Saat 8.30.

Ezt a gitárt mindössze harminc dollárért vettem.

Bu gitarı sadece otuz dolara aldım.

Felfedeztem, hogy apám harminc éve gyűjt újságokat.

Babamın biriktirdiği 30 yıllık gazeteleri keşfettim.

- Nem vagy már harminc.
- Nem vagy 30.

Sen otuz yaşında değilsin.

Körülbelül harminc perce kaptam egy hívást Tomtól.

Otuz dakika önce Tom'dan bir telefon aldım.

Legalább harminc méternek kell lenni a sugarának.

- Yarıçapı en az otuz metre olmalıdır.
- Onun yarıçapı en az otuz metre olmalıdır.

Úgy sejtem, hogy Tom harminc felett van.

Bence Tom otuzunu geçmiştir.

- Harminc perc kell, hogy odaérjek.
- 30 perc múlva ott tudok lenni.
- Harminc perc múlva ott tudok lenni.

30 dakika içinde orada olabilirim.

Tomi több mint harminc levelet írt nekem tegnap.

Tom dün bana otuzdan fazla mesaj yazdı.

Harminc évvel ezelőtt belecsapott a villám az órába.

Otuz yıl önce saate yıldırım çarptı.

Tomi harminc éves kora előtt nem zongorázott még.

Tom otuz yaşına kadar piyano çalmaya başlamadı.

Tom itt dolgozik már több mint harminc éve.

Tom otuz yıldan fazla bizim için çalışıyor.