Examples of using "Házban" in a sentence and their turkish translations:
- Ben evdeyim.
- Evdeyim.
- O, büyük bir evde yaşıyor.
- O, kocaman bir evde yaşıyor.
Ev sessizdi.
Hangi evde yaşadın?
Biz bir evde yaşarız.
- Hangi evde yaşıyorsun?
- Hangi evde yaşıyorsunuz?
Evde kal.
Ben evde, bekliyorum.
O, çok büyük bir evde yaşar.
O, onun yaşadığı evdir.
Eski bir evde yaşıyorum.
O büyük bir evde yaşıyor.
- Ben evdeyim.
- Evdeyim.
Evde insanlar var.
Evde kimse yok.
Evde biri var.
Küçük bir evde yaşıyor.
Józsika evde değil.
Kim evde?
O, büyük bir evde yaşıyor.
Evde biri var mı?
Evde kimse yok.
Evde bir çamaşır makinesi var mı?
Bu evde yaşayan birçok insan var.
Bu evde hiç kimse yaşamıyor.
İki aile aynı evde yaşamaktadır.
Bu evde kim yaşıyor?
Yangın evin her tarafına yayıldı.
- Evde kimse yoktu.
- Evde hiç kimse yoktu.
Evde çok yiyecek vardı.
- O, büyük bir evde yaşıyor.
- O büyük bir evde yaşıyor.
O, rahat küçük bir evde yaşar.
Çocukken bu evde yaşadım.
Tom evde sesler duydu.
Evde iki aile yaşıyor.
Ben bu evde tek başıma yaşıyorum.
Tom kahverengi bir evde yaşıyor.
Evdeydim.
Bu evde kalamam.
Bu onun doğduğu evdir.
Evin içi hoş ve ılıktı.
Beyaz Saray ile bağlantılarım var.
Ev ölümcül biçimde sessizdi.
Tom eski bir evde yaşıyor.
Köpek evde.
Evde misin?
Tom evde yalnızdı.
Bu evde kimin yaşadığını biliyorum.
O evde kim yaşıyor biliyorum.
evindeki bir bölümü fark ettim,
Şu anda çok küçük bir evde oturuyorum.
Tom zengin bir ailede büyüdü.
Bu, Tom'un büyüdüğü ev.
Karalar bağlamamış kimse yoktu.
Evimizde oturduk ve TV seyrettik.
Burada evde kendinizi güvende hissedebilirsiniz.
- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.
O evde garip şeyler oldu.
Evde boş bir oda var.
Bu evde on bir oda vardır.
kendi elleriyle yaptığı ev.
ama tabii son model bir fırın ve derin donduruculu,
O evde kim yaşıyor biliyorum.
- Ev soğuk.
- Evin içi soğuk.
Teyzem kırsalda yalnız bir evde yaşıyor.
Tom izole edilmiş bir çiftlik evinde yaşıyor.
Evdeki tek kişi olduğundan emin misin?
Sessiz evin içinde onun sesi yankılandı.
Bu oda evde en soğuk oda.
Evdeyim.
Çocukken yaşadığım ev burası.
- O evde onun borusu öter.
- O evde onun sözü geçer.
- Tom suyu akmayan bir evde yaşıyor.
- Tom, akan suyu olmayan bir evde yaşıyor.
Tom ve Mary aynı evde yaşıyorlar.
Suyu akmayan bir evde oturuyor.
Süpermarkete yakın, elli numaralı evde yaşıyoruz.
Tom 1700'lü yıllarda inşa edilmiş bir evde yaşıyor.
Bu evde kimse yaşamıyor. Hepsi öldü.
Eski evdeki duvarlar düz değildi.
Önceki yönetim boyunca Beyaz Saray'a gittiğimi,
Holly Black, New Jersey'deki Viktorya tipi yıkık dökük bir evde doğdu.
Benim evimde dört oda var.
Bu ev iki banyoya sahiptir.
Evimizde kullanmadığımız iki oda var.
Perdeleri kapat! Çünkü caddenin karşısındaki evde yaşayan kişi bir röntgencidir.
Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalılar.