Examples of using "üveg" in a sentence and their turkish translations:
Ben iki şişe süt satın aldım.
Bana bir şişe şarap ver.
Cam kolayca kırılır.
O bir şişe şarap içti.
Cam kumdan yapılır.
Bir şişe viskim var.
O, üç şişe bira içti.
Bir şişe şarap getirdim.
Bir bardak soğuk bira istiyorum.
Tom bir şişe şarap ısmarladı.
Annem iki şişe portakal suyu aldı.
Tom bir şişe şarap açtı.
- Bir şişe bira ne kadar?
- Bir şişe bira kaça?
Tom bir şişe şarap aldı.
Masanın üstünde bir şişe şarap var.
Üç şişe şarap almalıydık.
Bir şişe daha şarap getirmeliyiz.
Tom bir şişe daha şarap açtı.
Bir şişe şarap daha, lütfen.
Git ve üç şişe kola al.
- Bir şişe daha şarap almalıydık.
- Bir şişe daha şarap satın almalıydık.
Üç şişe şarap aldım.
Üç şişe şarap getirdim.
Tom buzdolabının içine uzandı ve bir şişe bira çıkardı.
O küçük opak şişe ne içerir bilmiyorsun.
Masanın üzerindekiler bir şampanya şişesi ve iki bardaktı.
Onun hediyesi bir şişe şarap.
Hey, bu şampanya şişesi kimin için? Ben içki sipariş etmedim.
Bir şişe şampanyaya ne dersin?
O, bir şişe sütü tamamen içti.
Şişe düştü ve kırıldı.
Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalılar.
1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.