Examples of using "Zeigen" in a sentence and their turkish translations:
Çaprazlık gösteriyordu
- Zaman gösterecek.
- Bunu zaman gösterecektir.
- Sana bir şey göstermek istiyorum.
- Size bir şey söylemek istiyorum.
Bana ne göstermek istedin?
Sana bir şey gösterebilir miyim?
Ben size onu göstermek istedim.
Tom sana bir şey göstermek istiyor.
Bana bir şeyler göstermek istedin mi?
Bana gösterebilir misin?
fotoğraf ve video ve sensör verilerini gösterirsek
Pusula kuzeyi gösterir.
Zaman gösterecek.
Bana daha ucuz birini gösterin, lütfen.
Bize evi gösterebilir misin?
Sana kasabayı gezdireceğim.
- Sana harika bir şey göstermek istiyorum.
- Sana büyük bir şey göstermek istiyorum.
Sana bir şey göstermek istiyorum.
- Bu videoyu kimseye gösteremezsin.
- Bu videoyu birine gösteremezsin.
Sana şehri gezdirebilirim.
Bunu sana gösteremem.
- Bana bir tane daha gösterir misin?
- Başka bir tane gösterebilir misin?
Ben sana şehri göstereceğim.
Ah! Onu bana göster lütfen.
Sana şehri gezdireceğim.
Bana evi gösterebilir misin?
Dur sana bir şey göstereyim.
- Onu bana gösterir misin?
- Bana onu gösterebilir misin?
Sana gösterecek bir şeyim var.
Kendini göster.
Sana bir şey göstermek zorundayım.
Sana bir şey göstereceğim.
- Sana bir şey göstermek istiyorum.
- Sana göstermek istediğim bir şey var.
Onu bize gösterebilir misin?
Bana ellerinizi gösterin.
Tom'a göstereceğiz.
Onu onlara göstereceğim.
Onu sana göstermek istedim.
Tüm kanıtlar onun suçlu olduğunu gösteriyor.
Size evimizi gösteririz.
Sana bir şey göstereceğim.
Size yolu göstereyim.
Ne yapabileceğimi sana göstereceğim.
Bana pasaportunuzu gösterin, lütfen.
Sana gösterecek başka bir şeyim var.
Sizlere, görmemeyi başaramayacağınız
Realistik bir sahne göstermek istemiyorum.
Bizim dünyamızda hiçbir anlamı olmayan şeylere
Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...
bunu bize zaman gösterecek...
ergenekonu öcü kaka göstermek
Ah! Onu bana göster lütfen.
Termometreler çoğunlukla sıfırın altına iner.
Pasaport, lütfen.
Mağazanın vitrinleri en son modayı sergiler.
Bana daha ucuz bir şey göster lütfen.
Lütfen bana pasaportunuzu gösterin
Bize doğru yolu göster.
Sana gösteremem.
Tom'a kenti göstermek istiyorum.
- O kitabı bana gösterebilir misin?
- O kitabı bana gösterebilir misiniz?
Hadi, sana bir şey göstermek istiyorum.
Bana başka bir çanta göster.
Yaşlı insanlara saygı göstermeliyiz.
Lütfen bana ehliyetini göster.
Bana şehri gösterebilir misin?
Sana resmi göstereceğim.
Bana bazı yüzükler gösterir misiniz?
Mary merhamet ifade etmekten aciz.
Onlar bugün iyi bir film gösterecekler.
Sadece zaman gösterecek.
Ben size yolu göstereceğim.
Sana albümümü göstereceğim.
Tom'un güç antrenmanı sonuçları göstermeye başladı.
Tom başka kimseye göstermeyecektir.
Nasıl bir balık yakalayacağını sana göstereceğiz.
Bana limana giden yolu gösterir misiniz?
Bunu nasıl yapacağını sana göstereceğim.
Bunu nasıl yaptığımızı sana göstereceğim.
Bana haritada gösterebilir misin?
Ofisimde sana bir şey göstermek istiyorum.
Size göstermek istediğim bir şey var.
Bazı çalışmalar ölüm oranını bile etkilediğini gösteriyor,
Gecenin sıra dışı zorluklar ve benzersiz fırsatlarla dolu olduğunu...
Bana pasaportunuzu gösterir misiniz, lütfen?
Buraya gel. Sana bir şey göstereceğim.
Onlara kim olduğumuzu göstereceğiz.
Henüz onu Tom'a göstermek istemiyorum.
Tom duygularını gizlemeye çalıştı.
Sana güzel şehrimi göstermek istiyorum.
Sana teşekkür etmem gerekiyor mu?
Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.
Matrixin köşegenleştirilebilir olduğunu göster.