Examples of using "Zögern" in a sentence and their turkish translations:
Bu yüzden tereddüt etmeyin.
Tom tereddütle başladı.
O, tereddüt etmeden yalan söyledi.
Lütfen beni aramaya çekinme.
Tavsiye istemekten çekinme.
Ben olsam tereddüt etmem.
Lütfen bana soru sormaktan çekinmeyin.
Bazı işverenler, hapishaneden yeni çıkmış insanları işe almaya isteksizdirler.
- Mary çekinmeden buzlu suya atladı.
- Mary tereddüt etmeden buzlu suya atladı.
- Mary duraksamadan buz gibi suya atladı.
İstediğin bir şey olursa benden istemeye çekinme.
Anlamazsan soru sormaktan çekinme.
Biraz tereddütten sonra kitabı masaya koydu.
O tereddüt etmeden kabul etti.
Başka sorunlarınız olursa benimle temas etmekten çekinmeyin.
Benimle irtibat kurmaktan çekinme.
Sorunuz varsa sormaktan çekinmeyin.
Açıklamamı anlamazsan sorular sormaktan çekinme.