Translation of "Fing" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Fing" in a sentence and their turkish translations:

- Tom fing an zu lesen.
- Tom fing zu lesen an.

Tom okumaya başladı.

Tom fing stark an.

Tom güçlü başladı.

Er fing das Huhn.

O tavuk yakaladı.

Sie fing das Huhn.

Tavuğu yakaladı.

Ich fing zwei Fische.

İki balık yakaladım.

Er fing eine Maus.

Bir fare yakaladı.

Tom fing den Ball.

Tom topu yakaladı.

Der Zeppelin fing Feuer.

Zeplin alev aldı.

Marjane fing die Katze.

Marjane kediyi yakaladı.

Er fing den Ball.

- O, topu yakaladı.
- Topu yakaladı.

Sie fing den Ball.

O, topu yakaladı.

Maria fing den Ball.

Mary Topu yakaladı.

Sie fing an zu weinen, und auch ich fing an zu weinen.

O ağlamaya başladı ve ben de ağlamaya başladım.

Tom fing an zu weinen.

Tom ağlamaya başladı.

Die Katze fing die Ratten.

Kedi sıçanları yakaladı.

Er fing an zu rennen.

O koşmaya başladı.

Es fing an zu regnen.

Yağmur yağmaya başladı.

Er fing an zu schwitzen.

O terlemeye başladı?

Sie fing an zu schwitzen.

O terlemeye başladı.

Ich fing an zu schwitzen.

Terlemeye başladım.

Tom fing an zu lachen.

Tom gülmeye başladı.

Tom fing an zu schwitzen.

Tom ter dökmeye başladı.

Ich fing an zu weinen.

Ağlamaya başladım.

Sie fing an zu schluchzen.

O hıçkırıklara boğuldu.

Die Katze fing eine Maus.

Kedi bir fare yakaladı.

Tom fing an zu kichern.

Tom kıkırdamaya başladı.

Tom fing an zu singen.

Tom şarkı söylemeye başladı.

Tom fing an, schneller umzublättern.

Tom sayfaları daha hızlı çevirmeye başladı.

Tom fing unter Zögern an.

Tom tereddütle başladı.

Tom fing an zu rennen.

Tom koşmaya başladı.

Tom fing an zu arbeiten.

Tom çalışmaya başladı.

Tom fing an zu träumen.

Tom rüya görmeye başladı.

Tom fing an zu zittern.

Tom sallanmaya başladı.

Tom fing an zu lächeln.

Tom gülümsemeye başladı.

Tom fing an zu schreiben.

Tom yazmaya başladı.

Er fing an zu fluchen.

Küfür etmeye başladı.

Tom fing an zu schnarchen.

Tom horlamaya başladı.

Tom fing an zu schluchzen.

Tom hıçkırmaya başladı.

Der Hund fing den Ball.

Köpek topu getirdi.

Tom fing an zu fluchen.

Tom küfretmeye başladı.

Der Habicht fing eine Maus.

Şahin bir fare yakaladı.

Tom fing an zu sprechen.

Tom konuşmaya başladı.

- Mary fing an.
- Mary begann.

Mary başladı.

Tom fing eine Kneipenschlägerei an.

Tom bir bar kavgasına başladı.

Maria fing an zu zittern.

Mary titremeye başladı.

Ich fing an zu laufen.

Koşmaya başladım.

Ich fing an zu schreiben.

Yazmaya başladım.

Layla fing an zu weinen.

Layla ağlamaya başladı.

Sie fing an, sich auszuziehen.

O kıyafetlerini çıkarmaya başladı.

Die Katze fing die Maus.

Kedi, fareyi yakaladı.

- Der Junge fing an zu lärmen.
- Der Junge fing an, Krach zu machen.

Çocuk gürültü yapmaya başladı.

- Plötzlich fing ein Hund an zu bellen.
- Ein Hund fing plötzlich an zu bellen.

Aniden bir köpek havlamaya başladı.

- Sie begann zu singen.
- Sie fing an zu singen.
- Sie fing zu singen an.

O şarkı söylemeye başladı.

fing ich an, die Gefühle loszulassen,

ne hissetmem gerektiğiyle ilgili

Langsam fing es an zu schneien.

Kar yağmaya başlıyordu.

Tom fing an, Blut zu husten.

Tom kan tükürmeye başladı.

Plötzlich fing es an zu regnen.

Aniden yağmur yağmaya başladı.

Das fing mächtig an zu regnen.

- Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.
- Şiddetli bir yağmur yağmaya başladı.

Maria fing an, sich zu entkleiden.

Mary elbiselerini çıkarmaya başladı.

Es fing als kleine Liebhaberei an.

Bu bir hobi olarak başladı.

Mein Vater fing gestern drei Fische.

Babam dün üç balık yakaladı.

Das Mädchen fing an zu schluchzen.

Kız hıçkırarak ağlamaya başladı.

Mein Herz fing an zu klopfen.

Kalbim atmaya başladı.

Mein Zeh fing zu bluten an.

Ayak parmağım kanamaya başladı.

Meine Schwester fing an zu weinen.

Kız kardeşim ağlamaya başladı.

Alles fing mit einem Satz an.

Hepsi bir cümleyle başladı.

Plötzlich fing sie an zu lachen.

Aniden gülmeye başladı.

Tom fing plötzlich an zu weinen.

Tom aniden ağlamaya başladı.

Das Mädchen fing zu weinen an.

Küçük kız gözyaşlarına boğuldu.

Auch ich fing an zu weinen.

Ben de ağlamaya başladım.

Sie fing wieder an zu weinen.

O yine ağlamaya başladı.

Der Hund fing an zu bellen.

Köpek havlamaya başladı.

Tom fing lauthals an zu schreien.

Tom avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı.

Tom fing an, sein Werkzeug wegzuräumen.

Tom aletlerini kaldırmaya başladı.

Wolfgang fing an, Deutsch zu sprechen.

Wolfgang Almancaya geçti.

Alexandra fing an, Russisch zu reden.

Alexandra Rusçaya geçti.

Der Junge fing an zu schluchzen.

Çocuk hıçkırarak ağlamaya başladı.

Tom fing an, das Geschirr abzuspülen.

Tom bulaşıkları sabun ile yıkayıp temizlemeye başladı.

Tom fing wieder an zu lachen.

Tom tekrar gülmeye başladı.

Ich fing sofort an zu weinen.

Hemen ağlamaya başladım.

Man fing ihn schnell wieder ein.

Biri onu hızla yeniden ele geçirdi.

Layla fing sofort an zu weinen.

Leyla hemen ağlamaya başladı.

Tom fing sofort an zu weinen.

Tom hemen ağlamaya başladı.

Toms Magen fing an zu knurren.

Tom'un midesi guruldamaya başladı.

- Es begann zu regnen.
- Es hat zu regnen begonnen.
- Es fing zu regnen an.
- Es fing an zu regnen.
- Er fing an zu rennen.

Yağmur yağmaya başladı.

Er fing an, das Landleben zu genießen.

Kırsal yaşamdan hoşlanmaya başladı.

Tom fing gerade an, Maria zu vertrauen.

Tom tam Mary'ye güvenmeye başlıyordu.

Tom fing einen Streit mit mir an.

Tom benimle kavga çıkardı.

Tom fing an, um Hilfe zu rufen.

Tom yardım için bağırmaya başladı.