Examples of using "Wohnten" in a sentence and their turkish translations:
- Denize yakın yaşadık.
- Denize yakın oturduk.
Kapı komşusuyduk.
Onlar beş yıldızlı bir otelde kaldılar.
Biz güzel bir otelde kaldık.
Gölün kenarında bir otelde kaldık.
Üç yıldızlı bir otelde kaldık.
Diseksiyonu 200'den fazla tıp öğrencisi izledi.
Tom ve Mary aynı apartmanda yaşıyordu.
New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
Yeni köprünün açılış törenine oldukça fazla insan katıldı.
Kaldığımız otel çok rahattı.
Biz ucuz bir otelde kaldık.
Onlar uzun gri bir sokağın sonunda çok küçük bir evde yaşıyordu.
Burada yaşadın mı?
Cesar Chavez, altmış altı yaşındayken 1993'te öldü. Cenazesine 40 binden fazla kişi katıldı.
Eskiden yaşadığımız ev yıkıldı.
Dünyanın en güzel kadınlarının Boston'da yaşadığını duydum.
Vaktiyle bir adam ve karısı vardı. İçinde oturacak evleri yoktu. Tarlalarda yaşıyorlardı ve bir ağacın dibinde uyuyorlardı.
Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.