Translation of "Verdiente" in Turkish

0.079 sec.

Examples of using "Verdiente" in a sentence and their turkish translations:

Er verdiente Geld als Zeitungsausträger.

- Gazete dağıtarak para kazandı.
- Gazete teslim ederek para kazanıyordu.

Er bekam, was er verdiente.

- Hak ettiğini aldı.
- Hak ettiğini buldu.

Sein Verbrechen verdiente die Todesstrafe.

- Onun suçu ölüm cezasını hak etti.
- İşlediği suç ölüm cezasına layıktı.

Tom bekam, was er verdiente.

Tom hak ettiğini aldı.

Er verdiente seinen Lebensunterhalt als Lehrer.

Bir öğretmen olarak hayatını kazandı.

Schön wär’s, wenn ich mehr Geld verdiente.

Keşke daha fazla para kazansam.

Tom bekam genau das, was er verdiente.

- Tom layığını buldu.
- Tom tamamen hak ettiğini aldı.

Tom verdiente die Strafe, die er bekam.

Tom aldığı cezayı hak etti.

Ich verdiente die Strafe nicht, die ich bekam.

Aldığım cezayı hak etmedim.

- Tom verdiente ganz gewiss die Strafe nicht, mit der er belegt wurde.
- Tom verdiente ganz bestimmt die Strafe nicht, die er bekam.

Tom aldığı cezayı kesinlikle hak etmedi.

Tom war ein gerissener Geschäftsmann, der eine Menge Geld verdiente.

Tom bir sürü para kazanmış zeki bir işadamıydı.

Er verdiente nicht gerade viel, als er in Ruhestand ging.

Emekliliğini alarak çok büyük bir şey kazanmadı.

Mit einem Roman, der zum Verkaufsschlager wurde, verdiente er ein Vermögen.

En iyi satan romanı yazarak bir servet yaptı.

- Er bestritt seinen Lebensunterhalt als Sänger.
- Er verdiente seinen Lebensunterhalt als Sänger.

O bir şarkıcı olarak geçimini sağladı.

Er startete die Börse mit 800 Dollar und verdiente in zwei Wochen 350 Millionen Dollar.

Borsaya 800 dolar ile başlayıp iki hafta sonra 350 milyon dolar para kazanmıştı

Tom verdiente sich ein wenig dazu, indem er eins seiner Zimmer an einen Studenten vermietete.

Tom odalarından birini bir üniversite öğrencisine kiralayarak ekstra para kazandı.

Da Tom als Nachtklubmusikant nicht genug Geld verdiente, musste er sich nach einer regulären Arbeit umsehen.

O bir gece kulübü müzisyeni olarak iyi bir geçim sağlayamadığı için tüm günlük bir işe girmek zorunda kaldı.

Er verdiente viel Geld in New York und ging zurück in die kleine Stadt, in der er geboren war.

New York'ta bir sürü para yaptı ve doğduğu küçük kasabaya geri döndü.