Examples of using "Verbreitung" in a sentence and their turkish translations:
Ve bu virüsün yayılmasını sınırlar.
Bilimsel bilginin dağıtımı önemlidir.
O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.
Tabi amaç reklam ve yaygınlaştırmak değil ise.
Hastalığın hızlıca yayılmasını önlemek kolay bir görev değildi.
Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.
Cam üfleme teknikleri icat edildiğinde cam Roma döneminde önemli ölçüde gelişti.