Examples of using "Natürlich" in a sentence and their turkish translations:
Elbette.
Elbette ilgileniyorlar.
Tabii ki hayır.
doğal bir şekilde konuşuyor
Tabii ki.
Olur mu hiç?
Tabii ki evet!
Evet, elbette.
Evet, elbette!
Elbette.
Besbelli ki!
Tabii ki!
Elbette sana inanıyorum.
Haklısın, tabii ki.
Tabii ki, doğru değil.
tabi biraz abartarak
Tabii ki. Bol şans!
“Yılanlardan hoşlanır mısın?” “Tabii ki hayır.”
Şaka tabii ki de.
Tabii ki, bu saçmalık.
Elbette bilebiliriz.
Oldukça doğal gözüküyor.
tabi ki de yakalanmamak
- Evet, elbette.
- Evet, tabii ki de.
Tamamen doğal.
Elbette bu doğru değil.
Tabii ki orada vardır.
Tabii ki o haklı.
Tabii ki sarışınım.
Elbette Tom hatalı.
O kusursuzca doğal.
"Beni seviyor musun?" "Tabii ki seviyorum."
Elbette, geri geleceğim.
Seni elbette seviyorum.
Tabii ki o Maurizio idi.
Tabii ki onlar faşistler.
Elbette kazanmak istiyoruz.
Tabii Yeni Dünya'daki domatesler henüz bulunmamışken
Kullanışlı olması gerekiyordu,
tabi onları avlamamak ve yememek de
O zamanlar tabi elektirik yoktu
Bu da tabi işin espirisi
Onu tabii ki özlüyorum. Ama...
Tom elbette tenis oynayabilir.
Doğal davranmaya çalış.
Tabii ki korktum.
Bu bir yalandı tabii.
Tom elbette çocuklarını sever.
Elbette Tom çocuklarını seviyor.
Herkes doğal olarak davranır.
O bir yalan, elbette.
O çok doğal olarak davranır.
Elbette suçlu hissediyorum.
- Gerisi doğal olarak izler.
- Gerisi kendiliğinden gelir.
Elbette Tom babasını özledi.
Tabii ki Tom'a yardım edeceğim.
Kölelik, normal, doğal ve gerekli.
Tabii ki bunların çoğu şaka yollu ama
e tabi haliyle büyük bütçeli oluyor
şaka bir yana tabi ki de gerçek yöntem
peki sevmek zorunda mıyım? tabi kide hayır
tabi bunlar tesadüf değilse
Erkek olacak tabii ki
Gülüyor tabii bir taraftan ben de gülüyorum
Ve tabii ki yaptılar.
ve tabii ki Vöggr hemen öldürülüyor.
Tabi bunun yanı sıra ücretli üyelikleri de var.
Elbette yerel hastaneler olmalı.
Tabii ki, partide olacağım.
- Ben, elbette, savaşa karşıyım.
- Tabii ki de savaşa karşıyım.
Doğal olarak o, daveti kabul etti.
O, Fransızca ve açıkça görülüyor ki İngilizce konuşabilir.
Doğal olarak, karısı her zaman haklıdır.
Elbette o testi geçti.
Elbette Tom'u hatırlıyorum.
Bu doğal görünmüyor.
Elbette şaka yapıyordum.
Tom kesinlikle Mary'ye bir özür borçlu.
"Hâlâ inanıyor musun?" "Tanrı'ya mı? Elbette!"
Elbette partiye gidiyorum.
Elbette deniz hayatı bulunmaktadır,
Tabii ki bu sadece sınıflarda olmuyor.
Tabi bunların hepsi bir rastlantı da olabilir
Bu doğal değil.
"Tom, beni hâlâ seviyor musun?" "Elbette, seviyorum."
Fransızca yanında, belli ki İngilizce konuşabilir.
- Jane gitarın yanı sıra keman çalabilir.
- Jane hem keman hem de gitar çalabilir.
Ken keman çalabilir, gitardan bahsetmeye bile gerek yok.
Elbette iyi bir öğrenci olacağım.