Examples of using "Täglich" in a sentence and their turkish translations:
Altın fiyatı günlük olarak dalgalanır.
Babam her gün içer.
Bana günlük ödeniyor.
Ben her gün bir günlük tutuyorum.
Mektuplar her gün dağıtılır.
Fiyatlar her gün yükseliyor.
Ben neredeyse her gün sigara içerim.
- Her gün İngilizce konuşurum.
- Her gün İngilizce konuşuyorum.
O, her gün İngilizce çalışır.
Japonlar günde üç kez yemek yerler.
O günlük olarak tıraş olur.
Tom her gün fagot çalarak pratik yapar.
Günde bir kere duş alırım.
yani günlük kış uykusuna yatıyor
Tom neredeyse her gün pilav yer.
Biz pazar günleri hariç her gün çalışırız.
Günlük on kilometre koşarım.
O, fikrini günlük olarak değiştirdi.
O, Pazar hariç her gün çalışır.
Kate, her gün bir sürü süt içer.
Her gün kaç tane e-posta yazıyorsun?
Bu ilacı günde üç kez alın.
Neredeyse her gün arabamı yıkarım.
Neredeyse her gün şifremi değiştiririm.
Neredeyse her gün odamı temizlerim.
Onlar bir günde 8 saat çalışmalılar.
Her gün bir saat İngilizce çalışırım.
Her gün yeni insanlarla tanışıyorum.
Genellikle günde bir kez et yerim.
Dünyanın her bir yanında her gün yaşanıyor,
onu her gün hareketlerinle cevaplıyorsun.
Sıcaklık bir haftadır her gün arttı.
Birçok Japon her gün banyo yapar.
Her gün banyo yaparım.
- Ona aylık değil, günlük ödeme yapılıyor.
- Onun maaşı aylık değil, günlük.
Ben hemen hemen her gün metroya biniyorum.
Her gün egzersiz yapınız.
Günde iki kez bu ilacı al.
Bu ahçı her gün farklı yemekler pişirir.
Saatim bir günde bir dakika ileri gider.
Saatim bir günde iki dakika geri kalır.
Her gün iki küçük çocuk onların dönüşünü bekledi.
Saatim günde on dakika geri kalıyor.
Neredeyse her gün saçımı yıkarım.
Tom günde en az iki litre su içer.
Günde en az 8 saat uykuya ihtiyacımız var.
Bu çalar saat, günde bir dakika ileri gidiyor.
Bu saat günde bir dakika ileri gider.
Her gün binlerce hektar tropikal yağmur ormanı kaybediliyor.
Tom her gün meyve yeme konusunda ısrar ediyor.
Günde kaç paket sigara içiyorsunuz?
O bir şeyler almak için her gün pazara gider.
On beş yıldır her gün piyano çalıştım.
Tom günde en az bir film izler.
her gün, insanlar TEDx etkinlikleriyle dünyanın her tarafında bir araya geliyor,
Orta yaşta bir genç her gün ne kadar televizyon izler?
Mary neredeyse her gün tırnak rengini değiştirir.
Trafik kazaları her gün olur.
Neredeyse her gün alkolsüz bira içiyor çünkü bira onun en sevdiği içecek fakat her gün alkol içmek istemiyor.
Her gün bir günlük tutuyorum.
resmi yılan yakalayıcısı, riskli bir ödül için her gün avlanıyor.
Boston'a bir günde kaç uçuşunuz var?
Her gün yüzeceğim.
Ayrıca, onu gün boyunca birçok kez arıyoruz
Her gün görüşüyoruz.
Tom günde yaklaşık 150 dolarlık eroin enjekte ediyor.
O her gün kendini tıraş eder.
Bu petrol kuyusu günde 100 varilden daha fazla üretiyor.
Tatoeba'da günde 20 cümle yazmaya karar verdim.
neredeyse her gün evlerde, köylerde ve okullarda görülüyorlar.
Çin'de her gün yaklaşık on milyon ton kömür çıkartılır.
Vancouver'da yaşıyoruz, zaten her gün yağmurlu gibi.
O, her gün buraya gelmez.
- Pazar günleri hariç her gün çalışırım.
- Pazar hariç her gün çalışırım.
Her gün Tatoeba'da 20 tane cümle yazmaya karar verdim.
Red Light Işınlama GDR'de günlük bazda kullanılan bir kelimeydi.
Genellikle bize su vermezlerdi veya günde sadece bir fincan verirlerdi.
Her gün bir milyon mesaj alıyorum ve bütün hepsini yanıtlayamıyorum.
Ben Roma'da yaşarken, her gün metroya bindim.
Günde iki kez onu görmeye gideriz.
Ben gerçekten bağımlı değilim. Her insan günde üç litre kahve içer.
Altının fiyatı günden güne değişiyor.
Öğretmene her gün sorular sorarız.
- Neredeyse her gün beni aradı.
- Beni hemen hemen her gün aradı.
Tatoeba günde yüzlerce, hatta binlerce cümle oranında büyür.
Biz köpeğimizi günde üç kez besleriz.
Köpeğimi günde bir kez beslerim.
Tom'un günde kaç saat çalıştığımı fark edip etmediğini merak ediyorum.
- Her gün İngilizce konuşurum.
- Her gün İngilizce konuşuyorum.
Günde bir kez nazik bir harekette bulunur.
Uzun zaman önce ben gençken, ben her gün günlüğüme yazardım.